Görme Engelli Suriyeli Çobanın Ekmek Kavgası

Suriye'de çalıştığı taş fabrikada iş kazası sonucu büyük oranda görme kaybı yaşayan 7 çocuk babası Sami Yusuf Ahmed, ülkesindeki savaş nedeniyle sığındığı Türkiye'de çobanlık yaparak geçimini sağlıyor.

Suriye'de çalıştığı taş fabrikasında iş kazası sonucu büyük oranda görme kaybı yaşayan 7 çocuk babası Sami Yusuf Ahmed, ülkesindeki savaş nedeniyle sığındığı Kilis'te en büyüğü 8 yaşındaki 3 kızının yardımıyla çobanlık yaparak geçimini sağlıyor.

Taş fabrikasında patlattığı dinamitten sıçrayan parçalar nedeniyle görme yetisini büyük oranda kaybeden ve Azez'deki hastanede 3 ay tedavi görmesine karşın şifa bulamayan Ahmed, Suriye'deki iç savaş nedeniyle daha güvenli olduğu gerekçesiyle Margel köyüne taşındı.

Köyün terör örgütü DAEŞ'in eline geçmesi üzerine Türkiye'ye göç eden Ahmed ve ailesi, bir süre Kayseri'de çobanlık yaparak geçimini sağlamaya çalıştı.

Ardından Kilis'e gelen Ahmed ailesi, Elbeyli ilçesine bağlı Suriye sınırındaki Yavuzlu köyünde çobanlık yaparak geçimini sağlamaya çalışıyor.

Görme engelli Sami Yusuf Ahmed, kızları Emine (8), Sabah (7) ve Kevser'in (6) yardımıyla hayvan otlatıyor.

Sağlığına kavuşmayı umut eden Ahmed, böylece kızlarının yardımı olmadan evini geçindirmek ve okula gitmek isteyen çocuklarının hayalini gerçekleştirmek istiyor.

En küçüğü 8 aylık olan 7 çocuğuyla verdikleri yaşam mücadelesini anlatan Ahmed,  "Benim bu dünyadan hiç bir beklentim yok, ne mal ne de para pul. Benim için en önemli şey ameliyat olup gözüme kavuşabilmek. Kimseden herhangi bir beklentim yok. Hamd olsun Allah'a geçinip gidiyoruz ama benim tek dileğim gözümün ameliyat edilmesi." dedi.

AYLIK ORTALAMA 300 LİRA KAZANIYORUM

Çobanlıkta hayvan sayısına göre para kazandığını anlatan Ahmed, "Aylık ortalama 300 lira kazanıyorum. Şu an 250 hayvana bakıyorum. Ben hayvanların başında duruyorum. Kızlarım da bana yardımcı oluyor." diye konuştu.

Çobanlığı kızlarının yardımı olmadan yapmasını mümkün olmadığını ifade eden Ahmed, şöyle devam etti:

"Kızlarım benim gözüm, canlarım ve ruhum. Kızlarım olmazsa ben perişan olurum. Bu işi aslında onlar yapıyor. Ben sadece bekçilik yapıyorum."

BEN OKULA GİTMEK İSTİYORUM

Emine Ahmed de babalarıyla çobanlık yaparken çok zorlandıklarını dile getirerek, "Ben okula gitmek istiyorum, gezmek istiyorum, oyun oynamak istiyorum. Hayvanların yanına gitmekten usandım artık. Sıcakta, yağmurda gidiyoruz. Yağmur yağdığında çok üşüyorum. Oturup ağlıyoruz ama ne yapalım babamın gözleri sakat. Babam koyun arkada yatsa haberi olmuyor. Tek isteğim babam görmeye başlasın ve başımızda dursun." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.