Görme Engelli Suriyeli Gencin Kur'ân Aşkı

Suriye'de devam eden iç savaştan kaçarak ailesiyle Türkiye'ye sığınan 17 yaşındaki görme engelli Muhammed Atiye, Kur'an-ı Kerim'i "gönül gözüyle" ezberleyerek, karanlık dünyasını aydınlığa çeviriyor.

Suriye'de devam eden iç savaştan kaçarak Türkiye'ye gelen ve Ankara'nın Altındağ ilçesinde anne babası ve 4 kardeşiyle yaşayan 17 yaşındaki görme engelli Muhammed Atiye, doğuştan görme engelli olmasına rağmen kendisine hediye edilen Braille alfabesiyle yazılı Kur'an-ı Kerim'le hafız olma hayalini gerçekleştirmek istiyor.

Yaşadığı ve gittiği her yerin kaç adım olduğunu bile aklında tutan Atiye, 1 yıl önce okumaya başladığı Kur'an-ı Kerim'in 600 sayfasının 240'ını ezberlemeyi başardı.

Atiye, adeta kendisine gören bir göz olan ve her sabah kendisini almaya gelen 17 yaşındaki arkadaşı Yahya Diyap'ın elinden tutarak, Kur'an'dan ezberlediklerini hocasına okuyabilmek için heyecanla kurs merkezinin yolunu tutuyor.

Atiye, gözleri görmemesine rağmen Kur'an öğrenme hayalinden hiçbir zaman vazgeçmediğini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Buraya taşındığımızda hiç kimseyi tanımıyordum fakat benim Kur'an-ı Kerim'i öğrenmek istediğimi öğrenen Yusuf Muhammed, bana yardımcı olmak istediğini söyledi. Daha sonra evimize gelen Ahmet ve Yusuf Hoca, bana bir hediye getirdiklerini söyleyerek kabartma yazılı Kur'an-ı Kerim verdiler. Ben de her gün Kur'an kursuna giderek burada görevli olan Ahmet Hocamdan sabah saat 08.00'den 11.30'a kadar ders almaya başladım. Böylece Kur'an okumayı öğrendim ve 1 yıl içerisinde 12 cüz ezberledim. Benim gözlerim görmüyor ama ellerimle Kur'an okuyorum, kalbim okuyor ve görüyor."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.