Göz Hakkına Ne Kadar Dikkat Ediyoruz?
Eskilerin “göz hakkı”na bakışı nasıldı, buna riayet ederler miydi? Eskiler göz hakkına nasıl dikkat ederdi? “Göz hakkı”nı bir “kul hakkı” olarak telâkkî eden zarif medeniyetimizden bugünlere ne kaldı?
Mâzimizde azın azı olan psikolojik ve psikiyatrik rahatsızlıklar; günümüzde giderek artmakta… Varlık içinde yokluk çeken, bolluk içinde sıkıntı, depresyon, bunalım yaşayan insanlar; mâneviyatsızlığın sancılarıyla kıvranmakta…
Zira günümüzde kazanma hırsı körüklendikçe körükleniyor. Fakir-fukarânın mahzun bakışlarına aldırmadan, açlara, yetimlere, gariplere âdeta nisbet yaparcasına, en leziz gıdalar vitrinlerde görgüsüzce teşhir ediliyor.
Satan helâlinden de satsa, alan helâl parasıyla da alsa, üzerinde mahzun bakışların, bîçâre nazarların takılı kaldığı bu gıda ve kazanç, mânen yaralıdır, yaralayıcıdır.
“Göz hakkı”nı bir “kul hakkı” olarak telâkkî eden zarif medeniyetimizden bugünlere ne kaldı?..
ESKİLER GÖZ HAKKINA NASIL DİKKAT EDERDİ?
Bir lokmanın üzerinde göz hakkının kalması, o lokmanın temizliğine halel getirir. Bu sebeple kadîm medeniyetimizde;
–Yemek satılan ve yenilen yerlerde, yiyecekler fukarânın gözü kalmasın diye teşhir edilmez ve bir perde ile muhafaza edilirdi.
–Fırınlara pişirilmeye götürülen börek ve benzeri gıdaların üzeri örtülür ve pişiren fırıncaya göz hakkı mutlaka ikram edilirdi.
–Evde et pişirilse; “Kokusu gitti, hakkı var.” diye komşuya da gönderilirdi. Kul hakkı, komşuluk hakkı ve göz hakkına ihtimam vardı.
Dünün insanı bu kadar medenî idi. Ya bugünkü medeniyet seviyemiz?..
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Gönül Dünyası, Erkam Yayınları