Gözden Kaçan 3 Erken Belirtiye Dikkat!
Titreme, hareketlerde ve yüzün mimik kaslarında yavaşlama, konuşma bozukluğu… Genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan ve yaşam kalitesini oldukça düşüren parkinson hastalığında aklımıza genellikle ‘hareketlerle ilgili’ belirtileri geliyor.
Aslında bu hastalık hemen herkes tarafından bilinen tipik belirtilerini vermeden uzun yıllar önce başlamış oluyor. İlk evrelerinde de hareketle ilgili olmayan “öncül belirtiler” ile uyarı sinyali verebiliyor.
Örneğin; uyku bozukluğu, koku duyusunda azalma ve kabızlık gibi sorunlar hareketle ilgili olan yakınmalardan yıllar önce ortaya çıkabiliyor! Eğer bu öncül belirtiler gözden kaçıp parkinson tanısı konmazsa, hastalığa yönelik tedavi uygulanmadığı, bir başka deyişle altta yatan neden ortadan kaldırılamadığı için hasta uzun yıllar uyku bozukluğu gibi sorunlarla yaşamak zorunda kalabiliyor.
Nöroloji Uzmanı Dr. Beyza Çitçi Yalçınkaya bu nedenle özellikle 40 yaş sonrasında bu tür şikayetler geliştiğinde Parkinson hastalığından şüphelenilmesi gerektiğine dikkat çekerek;
“Erken tanı konulduğunda hastalığın ilerlemesini önlemek mümkün olmasa da, yakınmalar ortadan kaldırılabiliyor. Hasta da bu sayede konforlu bir yaşam sürebiliyor” diyor.
SADECE YAŞLILIK HASTALIĞI DEĞİL
Parkinson hastalığı, orta beyin bölgesinde dopamin üreten hücrelerin kaybıyla ortaya çıkıyor. Hastalık, hareketlerin kontrolünden, uyumundan ve akıcılığından sorumlu olan ve beyin bölgeleri arasındaki mesajların iletilmesini sağlayan dopamini üreten hücrelerin, yüzde 60 ila 80’inin kayba uğramasıyla oluşuyor. Bu durum altta bir neden olmaksızın gelişebileceği gibi, genetik yatkınlık nedeniyle de oluşabiliyor. Toplumda parkinson hastalığının sadece ileri yaştaki kişilerde ortaya çıktığına dair bir kanı var. Oysa sanılanın aksine parkinson hastalığı sadece yaşlılarda gelişen bir hastalık değil. Nöroloji Uzmanı Dr. Beyza Çitçi Yalçınkaya, genellikle 55-60 yaşlarından itibaren görülen Parkinson hastalığına genetik yatkınlık sebebiyle 40’lı yaşlarda da rastlanabildiğine dikkat çekiyor.
EN BİLİNEN BELİRTİSİ TİTREME VE HAREKETLERDE YAVAŞLAMA
Parkinson hastalığında belirtiler kişiden kişiye değişebiliyor. İlk semptomlar genellikle bir elin hareketlerinde yavaşlama ve yürürken kolun daha az savrulması oluyor. Buna omuz ağrısı da eşlik edebiliyor. Pek çok kişi başlangıçta hafif düzeyde ve en çok dinlenme halindeyken fark edilen titremeler yaşıyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Beyza Çitçi Yalçınkaya, hastalığın en belirgin ve sık görülen belirtilerini şöyle sıralıyor:
Ellerde ve hastalığın ileri evrelerinde vücudun diğer bölgelerinde titreme,
Harekete başlamakta güçlük, sonrasında ani hızlanma,
Hareketlerde ve yüzün mimik kaslarının hareketlerinde yavaşlama veya hareket edememe,
Kişinin yazdıklarının okunaksız olması, küçük yazmaya başlama,
Konuşma bozukluğu, kısık sesle ve donuk konuşma,
Öne doğru eğik durma, kaslarda sertleşme,
Depresyon, cinsel işlev bozukluğu ve anksiyete.
TEDAVİ HASTALIĞIN İLERLEMESİNİ YAVAŞLATIYOR
Hastanın şikayetleriyle birlikte nörolojik muayenede kasların sertleşmesi, titreme ve hareketlerde yavaşlık varsa tanı konulduğunu belirten Dr. Beyza Çitçi Yalçınkaya, tedavi yöntemlerini şöyle anlatıyor: “Parkinson hastalığında her hastaya aynı tedavi uygulanmıyor. Hastanın yaşı, hastalığın belirtileri ve evresi gibi faktörlere göre farklı tedavi yöntemlerine başvuruluyor. İlaç tedavisi ile şikayetlerin ortadan kalkması sağlanıyor ve hastalığın ilerlemesi yavaşlatılıyor. Ancak hastalık düzelmiyorsa ya da ilaç kullanımı ile ilişkili yan etkiler ortaya çıkmış ise; cerrahi tedavilere de başvurulabiliyor.
EGZERSİZ İLAÇ KADAR ETKİLİ
Hastalığın önlenmesinin günümüzde henüz mümkün olmadığını belirten Dr. Beyza Yalçınkaya, parkinson hastalığı ile mücadele etmede erken teşhis, uygun ilaçlarla doğru tedavi seçimi, fizyoterapi ve egzersizin çok önemli olduğuna dikkat çekiyor. Egzersizin altını özellikle çizen Dr. Beyza Çitçi Yalçınkaya, “Egzersiz sayesinde sadece yürüyüş, denge ve duruş düzelmekle kalmıyor; bunun yanı sıra hastalığın depresyon, durgunluk, yorgunluk ve kabızlık gibi başka psikolojik ve fizyolojik tepkileri de olumlu yönde etkileniyor” diyor.
YORUMLAR