Güçlü Olmak İçin İslam'dan Taviz Verilir mi?

Cemiyet Hayatımız

Özellikle iktisâdi güç elde etmek, manevi hedefleri pratiğe dökebilmede önemli bir etken olarak kabul edilir. Peki güçlü olmak için İslam'dan taviz verilir mi? 

Altınoluk: Kapitalist düzenin iktisâdî hayata şartlarını dayattığı günümüzde Kurʼânʼ­daki “mustazʼaf / zayıf düşürülmüş Müslüman” ifadesi, bir mâzeret alanı olarak görülebilir mi?

ASR-I SAADET TOPLUMU DA VARLIKLI DEĞİLDİ

Osman Nûri Topbaş: Böyle bir şey düşünemeyiz. Zira asr-ı saâdet toplumu, ekseriyetle varlıklı bir toplum değildi. Onları yok etmeye çalışan, civarlarındaki müşrik ve gayr-i müslim toplumlar ise, onlardan çok daha varlıklı ve maddî bakımdan güçlü idi.

Fakat asr-ı saâdet toplumu, düşmanlarıyla mücâdele edebilmek için, madden güçlenelim diye gayr-i müslim kabileler gibi fâize, tefeciliğe, haksız kazanca yönelmedi. Hattâ böyle bir yanlışa en ufak bir meyil göstermedi. Yegâne güç, kuvvet ve kudretin Cenâb-ı Hakkʼın takdir ve taksimiyle olduğuna tevekkül edip saʼy u gayret ettiler. Neticede de muvaffak oldular.

En büyük fütûhât, sahâbe zamanında yaşandı. Zira şurası muhakkak ki mânevî güç, maddî gücü dâimâ bertarâf eder. Âyet-i kerîmede:

“…Nice az sayıda bir topluluk, Allâhʼın izniyle çok sayıdaki topluluğa gâlip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.” (el-Bakara, 249) buyruluyor.

Yine Fâtiha Sûresiʼndeki; (Rabbimiz!) Ancak Sana kulluk ederiz ve yalnız Senʼden yardım bekleriz.” (el-Fâtiha, 5) âyet-i kerîmesi muktezasınca, biz de ne kadar Allâhʼa itaat üzere olabilirsek, Cenâb-ı Hakkʼın bize yardımı da o nisbette olur.

“Allâh’ın kitâbını okuyanlar (onunla amel edenler), namazı (kalp ve beden âhengi içinde) kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve âşikâr sarf edenler, ticâreten len-tebûr (aslâ zarara uğramayacak bir kazanç) umabilirler. Çünkü Allah, onların mükâfatlarını tam öder ve lûtfundan onlara fazlasını verir. Şüphesiz O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir.” (Fâtır, 29-30)

İNSAN TERBİYEYE MUHTAÇTIR

İnsan, terbiyeye muhtaçtır. Bunun için toplumların câhiliye devirlerinde en büyük insan terbiyecileri olarak peygamberler gönderilmiştir.

En büyük câhiliye devri de Peygamber Efendimizʼin teşrif ettiği devirdir ki o zamanın iktisâdî şartları bugünün kapitalizminden çok daha beterdi. İnsanlık olarak her şey sıfırlanmıştı. Vicdan olarak sıfırlanmıştı. O zamanın da zenginleri, fakirleri vardı.

CAHİLİYE TOPLUMU KAPİTALİZMDEN BETERDİ

Kapitalizmden çok daha beter olan bir câhiliye toplumunu, Efendimiz  nasıl istikâmetlendirdi? Allah Rasûlü onları nasıl terbiye etti de cihan tarihinde bir daha emsâli görülmemiş olan “Asr-ı Saâdet Toplumu”nu meydana getirdi? Habeşli Vahşî, ne şekilde Hazret-i Vahşî oldu.

Kız çocuklarını annelerinin yüreğinden feryatlar içinde söküp kopararak diri diri gömmeye götüren insanlar, nasıl gözü yaşlı, kalbi merhamet ve şefkatle dolu müʼminler hâline geldi? İşte buna bakmak lâzım.

Kapitalizm gibi, sosyalizm gibi, eski zamanlarda da benzeri sistemler çok gelip geçti.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş / Müslüman'ın Para ile İmtihanı, Erkam Yayınları