Gün, Milletçe Kenetlenme Günüdür

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesi “Gün, Milletçe Kenetlenme Günüdür” başlığıyla yayınlandı.

“Gün, Milletçe Kenetlenme Günüdür” başlığıyla yayınlanan bu haftaki cuma hutbesinde, çok büyük depremlerin meydana getirdiği kayıpların hepimizin yüreğini yaktığı vurgulandı. Milletimizin enkaz altındaki canları kurtarmak, onların yaralarını sarmak için dualarla seferber olduğu ifade edildi.

Hutbede; günün, kenetlenme günü, yardımlaşma ve dayanışma günü, dua ve niyazla Allah’a sığınma günü olduğu belirtildi.

Ve geçmişte olduğu gibi bugün de imanımızın gereği olarak birlik, beraberlik ve kardeşlik şuuruyla hareket edilmesi çağrısında bulunuldu.

10.02.2023 tarihli cuma hutbesi.

GÜN, MİLLETÇE KENETLENME GÜNÜDÜR

Muhterem Müslümanlar!

Millet olarak hepimizin ciğerini dağlayan çok büyük depremlerle sarsıldık. Ateş sadece düştüğü yeri değil hepimizin yüreğini yaktı. Dillerimizde dua, içimizde umutla enkazların başında bekledik. Canlarımızı kurtarmak, birbirimize el uzatmak için hep birlikte seferber olduk.

Aziz Müminler!

Rahmet Peygamberi (s.a.s) bizleri şöyle tarif ediyor: “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da bu acıyı paylaşan bir beden gibidir.”[1]

O halde mümin kardeşlerim! Gün, kenetlenme günüdür. Gün, yardımlaşma ve dayanışma günüdür. Gün, dua ve niyazla Cenâb-ı Hakk’a sığınma, O’nun engin rahmetini ve yardımını isteme günüdür. Öyleyse geçmişte olduğu gibi bugün de imanımızın gereği olarak birlik, beraberlik ve kardeşlik şuuruyla hareket edelim. Birbirimizin umudu, birbirimizin yaşama sevinci olalım. Depremden etkilenen her bir kardeşimizin yüreğine dokunalım, gözyaşlarını silelim. Hüzünlerimizi paylaşarak azaltalım. Maddi ve manevi bütün imkânlarımızla kardeşlerimizin yanında olalım. Yüreklerimiz soğuk kış gecelerinde ısınacakları bir soba, başlarını sokabilecekleri bir yuva mesabesinde olsun. Böylesi zamanlarda sağduyumuzu ve sükûnetimizi daha bir özenle muhafaza edelim. Birlik ve kardeşliğimize zarar verebilecek her türlü söz ve davranıştan uzak duralım.

Kıymetli Müslümanlar!

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: فَاِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًاۙ اِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًاۜ “Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Muhakkak her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır”[2] Evet, Rabbimizin gönüllerimize sağanak sağanak yağdırdığı inşirah ve umutla, inanıyoruz ki bu zorluğun da beraberinde bir kolaylık, bu sıkıntının da ardından bir ferahlık gelecektir. Biliyoruz ki her türlü zorluğu omuz omuza, gönül gönüle aşan aziz milletimiz, sahip olduğu basiret ve feraseti, Rabbimizin rahmet ve inayeti, devletimizin kudret ve gayretiyle yine yaralarını saracaktır inşallah.

Bu vesileyle geçmişten günümüze afetlerde vefat eden bütün kardeşlerimize Cenâb-ı Haktan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Yüce Rabbimiz, bizlere bir daha böyle acılar yaşatmasın. Ülkemizi, milletimizi, İslam âlemini ve bütün insanlığı her türlü afetten muhafaza buyursun.

Değerli Müminler!

Depremden etkilenen kardeşlerimizin yaralarını sarmak için pek çok yardım kampanyasının başlamış olmasından büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, bu kampanyalara destek olabilmek amacıyla bugün Cuma namazı sonrasında depremden etkilenen illerimiz dışındaki bütün camilerimizde aziz milletimizin yardımlarına müracaat edilecektir. Milletimizin sevgi ve muhabbet yüklü bu yardımları kardeşlerimize ulaştırılacaktır. Cenâb-ı Hak bütün yardımları yüce dergâhında kabul buyursun.

Dipnotlar:

[1] Müslim, Birr, 66. [2] İnşirâh, 94/5-6.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

MUHTACA, BORÇLUYA VE YOLDA KALMIŞA YARDIM ETMEK İLE İLGİLİ ÖRNEKLER

Muhtaca, Borçluya ve Yolda Kalmışa Yardım Etmek ile İlgili Örnekler

İYİLİK VE TAKVADA YARDIMLAŞMAK İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

İyilik ve Takvada Yardımlaşmak ile İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.