Günahlardan Alıkoyan Namaz
Namazda, ayakta iken secde yerine, rükûda iken ayaklara, secdede iken burun ucuna, otururken iki elleri arasına bakmalıdır. Bu söylenilen yerlere bakıp da, gözler etrafa kaymazsa, namazda huşû hâli hâsıl olabilir. Kalb dünya düşüncelerinden kurtulabilir. El parmaklarını rükûda açmak ve secdede birbirine yapıştırmak sünnettir. Bunlara dikkat etmelidir.
Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri Kur’an-ı Kerim’de buyurur:
“Namaz insanı dinin yasak ettiklerinden alıkor.” (Ankebut Sûresi / 45)
Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdular: (Ebû Hureyre)
“Ne dersiniz? Birinizin kapısı önünde bir nehir bulunup da o kimse o nehirden günde beş defa yıkanırsa, bedeninde kirden hiç bir şey kalır mı?”
Ashâb-ı kirâm -radıyallahu anhüm-:
– Hiç bir kir kalmaz, diye cevap verdiler.
“İşte beş vakit namaz da buna benzer. Allah Teâlâ namaz sayesinde günahları siler.” (Buhârî ve Müslim)
NAMAZDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
Namaz kılabilmek için evvela, sünnet üzere abdest almalıdır. Abdestin farzlarına, sünnetlerine, müstehap ve edeblerine dikkat etmelidir.
Abdest, şartlarına uygun olarak alındıktan sonra sıra namaz kılmağa gelir. Namaz mîrac gecesinde farz kılınmıştır. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- efendimize mîrac gecesi ihsan olunan nîmetlerden, namaz kılanlar pay alırlar. Bunun için namaz mü’minin mîracıdır.
Namazda, ayakta iken secde yerine, rükûda iken ayaklara, secdede iken burun ucuna, otururken iki elleri arasına bakmalıdır. Bu söylenilen yerlere bakıp da, gözler etrafa kaymazsa, namazda huşû hâli hâsıl olabilir. Kalb dünya düşüncelerinden kurtulabilir. El parmaklarını rükûda açmak ve secdede birbirine yapıştırmak sünnettir. Bunlara dikkat etmelidir.
Parmakları açık veyahut bitişik bulundurmak sebepsiz boş şeyler değildir. Bizler için islamiyetin sahibine uymak kadar büyük bir nîmet yoktur.
İmam-ı Rabbânî -kuddise sirruh- buyurdular:
– İmânı, îtikadı düzelttikten sonra, dinimizin emir ve yasaklarını muhakkak öğrenmek lâzımdır. Farzları, vacipleri, helâl ve haramları, sünnet ve mekruhları ve şüphelileri öğrenmeli ve bu bilgilerle hareket etmelidir. Her müslümanın ilmihal öğrenmesi lâzımdır. Bunlar öğrenilmeden tam müslümanlık olmaz. Allah Teâlânın emirlerini yapmağa ve onun beğendiği gibi yaşamağa çalışmalıdır. Allah Teâlânın en çok beğendiği ve emrettiği şey, hergün beş vakit namaz kılmaktır. Çünkü namaz dinin direği, mü’minin mîracıdır.
DUAMIZ
Yâ Rab! Bizleri namazlarını dosdoğru kılanlardan eyle! Namazda pek çok sırların gizli olduğu muhakkak, bizleri bu sırlardan haberdar eyle! Îmânımızı, ihlâsımızı, ahlâkımızı, aşkımızı dâimî olarak artır ki, huşû üzere ibâdet edebilelim. Senin evvelin yok, âhirin yok, büyüklerin en büyüğüsün. Onun da bir sınırı yok. Merhametlilerin en merhametlisi ve yegâne affedici Sensin.
Bizler âciz, âsi, zavallı mahlûklarınız. Bizlere merhamet et! Yapmış olduğumuz ve bilmeyerek yapmakta olduğumuz kusurlarımızı bağışla.
Günlerimiz devamlı olarak geçmekte olmasına rağmen toparlanıp da, o yüce kulluk yoluna kendimizi koyamadık. Bu ne kadar devam edecek? Bu perişan hâlimizden üzülüyor, kederleniyoruz. Elhamdülillah, buna rağmen ümitsizliğe düşmüyoruz.
Uluların ulusu Yüce Allah! Sen bizim kalblerimizi biliyorsun! Kereminle, lütfunla onları ıslah et, günahlarımıza da âgâhsın! Onları da hem ört, hem affet. Biz Senin yasak ettiğin yerlerde değil de, Senin emrettiğin yerlerde bulunalım dâimâ, ülfetimiz zâkirlerle, sâlihlerle olsun!
Bizleri kendinde eylediğin has kullarından eyle! Aşkımızı, şevkimizi, ihlâsımızı artır. Bizi senden ayıran her şeyi bizden uzak kıl. Bizi sevdiklerinle haşır neşir eyle. Onları bizlere sevdir, onları sevmek ve onlar tarafından sevilmemiz seni çok hoşnud eder.
Bir an bile Sensiz nefes almayalım! Neşemizde, kederimizde her an seninle beraber olalım. Sırat-ı müstakîmden, istikâmetten bizleri ayırma, her kötü hâlimizi iyiliğe tebdil et. Ne dünyaya, ne de ukbâya meylettir, senin rızân yolunda eriyelim.
Sevgili Habib’in, O’nun ehl-i beyti, sahabe-i kirâm ve has dostlarının hürmetine Yâ Rab!
Sâdık Dânâ, Altınoluk Sohbetleri-2. s. 120-147
Kaynak: Sadık Dânâ, Altınoluk Dergisi, 380. Sayı
YORUMLAR