“Güneş Doğmadan ve Batmadan Önce Rabbini Hamd ile Tesbih Et” Ayeti
“Güneş doğmadan ve batmadan önce Rabbini ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih et ve O’na hamd et” ayetini nasıl anlamalıyız?
Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
“Güneş doğmadan ve batmadan önce Rabbini ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih et ve O’na hamd et.” (Tâhâ sûresi, 130)
“Akşam sabah Rabbini ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih et ve O’na hamd et.” (Mü’min sûresi, 55)
Allah Teâlâ güneş doğmadan önce sabah namazının, güneş batmadan önce de ikindi namazının kılınmasını emretmektedir. Resûl-i Ekrem Efendimiz bir defasında ayın on dördüncü gecesi bedir halindeki aya baktıktan sonra yanındaki sahâbîlere onu gösterdi ve hiç zorlanmadan ayı gördükleri gibi, kıyamet gününde de Cenâb-ı Hakk’ı aynı şekilde göreceklerini haber verdi; sonra “Güneş doğmadan ve batmadan önceki namazları uykuya veya işe yenik düşmeden zamanında kılabiliyorsanız, mutlaka kılınız” buyurdu; ardından da iki numaralı âyeti okudu. (Buhârî, Mevâkît 16)
Âyet-i kerîmede işaret buyrulan iki vakti değerli kılan önemli bir husus vardır. Bu iki vakit, yeryüzündeki meleklerle gökyüzünden henüz gelmiş meleklerin buluşup birbirinden nöbeti devraldıkları zamandır; bu sebeple de bereketli bir vakittir.
Üçüncü âyette sabah diye tercüme edilen el-aşiy, güneşin zevâlinden gecenin ilk saatlerine kadar olan zamanı yani öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını, akşam diye tercüme edilen el-ibkâr kelimesi de imsâk vaktinden güneşin doğuşuna kadar olan zaman dilimini yani sabah namazını kapsamaktadır. Böylece bu âyette beş vakit namaz emredilmiş olmaktadır.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları