Güneydoğu'ya Türkiye'nin En Büyük Nehri Geliyor

Atatürk Baraj Gölü'ndeki suyun 221 kilometrelik kanal sayesinde ulaştırılmasıyla Mardin adeta Türkiye'nin en büyük nehrine kavuşacak.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı koordinesinde, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğünce yürütülen projeyle 221 kilometre uzunluğundaki Mardin-Ceylanpınar Sulama Ana Kanalı'nın kalan 25 bin 321 metrelik kısmı da tamamlandı. Depolama istasyonlarının yapılması ve GAP Eylem Planı'nda yer alan 4 ayrı proje ile ilgili çalışmalar sürüyor.

Bölge halkı ve çiftçiler, 2 milyon 167 bin 930 dekar tarım arazisini su ile buluşturacak, 433 bin kişiye istihdam, yıllık 500 milyon lira gelir sağlayacak projenin tamamlanarak bereketli toprakların su ile buluşmasını bekliyor.

MİLLİ EKONOMİYE GELİR SAĞLAYACAK

DSİ 15. Bölge Müdürü Oğuz Kasap, Atatürk Barajı'ndaki suyun Mardin ve Şanlıurfa olmak üzere iki kanala ayrıldığını söyledi.

Bölge Müdürlüğü olarak suyun toprakla buluşmasının önemine değinen Kasap, bunun gerçekleşmesi için yoğun çaba harcadıklarını dile getirdi.

Ana kanalın toplam 221 kilometre uzunluğunda olduğunu, bu kapsamda kanal inşaatının tamamlandığını ifade eden Kasap, şunları aktardı:

"Bu 221 kilometre kanal boyunca 2 milyon 167 bin 930 dekar sahayı suluyoruz. Bu sulama esnasında yaklaşık 433 bin 500 kişiye istihdam sağlanacak. Bereketli toprakların suya kavuşması ile milli ekonomiye her yıl 500 milyon liradan fazla gelir sağlanmış olacak. Bu hizmet hem Mardin'e hem Şanlıurfa'ya çok büyük fayda getirecek. 2. GAP Eylem Planı kapsamında 2019 yılı sonuna kadar bütün ovanın suyla kavuşmasını sağlayacağız."

Kasap, su depolama istasyonları ve kamulaştırma çalışmalarının da sürdüğünü belirtti.

"KANAL İNŞAATININ BİTMESİ, SUYUN GELECEĞİNİN MÜJDESİDİR"

Mardin'de çiftçilik yapan Mehmet Timurağaoğlu, arazilerin suya kavuşmasını sabırsızlıkla beklediklerini aktardı.

Suyun toprakla buluşmasının terör olaylarının da sona ermesine büyük katkı sunacağına inandıklarını ifade eden Timurağaoğlu, "Mardin'de yaklaşık 3 milyon 400 bin ekili alanımız var. Bu su 40 yıllık bir özlemin, toprağın suyla buluşmasıdır. Sulama imkanı ile bölgenin kalkınacağını, üretimin artacağını böylece tersine göçün başlayacağını düşünüyoruz. İnsanların iş ve aşı olacağı için terör olayları da azalacaktır." diye konuştu.

Çiftçi Müslüm Satan, projenin kendileri için "değeri biçilmez" önemde olduğunu, daha önce yılda bir mahsul alırken 3 mahsul alabileceklerini söyleyen Satan, suyun gelmesiyle çiftçinin üretiminin artacağını sözlerine ekledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.