Günlük Kovid-19 Vaka Sayısı Yaklaşık İki Yıl Sonra İlk Kez 1000'in Altına İndi

Türkiye'de en son 3 Ağustos 2020'de 1000'in altında açıklanan günlük Kovid-19 vaka sayısı, yaklaşık 2 yıl sonra dün 905'e inerek maske takma zorunluluğunun toplu taşıma araçlarında da kaldırılmasının kapısını araladı.

Türkiye'de ilk Kovid-19 vakasının tespit edildiği 11 Mart 2020'nin ardından virüsün hızla yayılmasıyla günlük vaka sayısı 26 Mart 2020 yılında 1196'ya çıktı. Günlük vakalar daha sonraki aylarda nadiren bu sayının altına düştü.

Salgının yoğunlaştığı dönemde 110 bini aşan günlük vaka sayısı, geçen ay 2 binlere kadar geriledi. Bunun üzerine kapalı mekanlarda tümüyle kaldırılan maske kullanma zorunluluğunun, toplu taşıma araçları ve sağlık kuruluşlarında da iptal edilmesi için vaka sayısının 1000'in altına inmesinin bekleneceği bildirildi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, günlük vaka sayısının 3 gün üst üste 1000'in altında olması durumunda, toplu taşıma araçlarındaki maske zorunluluğunun kaldırılacağını açıkladı.

Günlük vaka sayısı yüzde 75 azaldı

Nisanda toplam 171 bin 533 vaka tespit edilirken bu ayın ilk 22 günündeki toplam vaka sayısı 31 bin 205 oldu.

Geçen ay 5 bin 717 olan günlük ortalama vaka sayısı ise bu ayın ilk 22 gününde 1418'e indi. Böylece günlük vaka sayısı geçen aya göre yüzde 75 azaldı.

Dün 905 olarak açıklanan günlük vaka sayısı, 3 Ağustos 2020'den bu yana ilk kez 1000'in altına düştü.

Vefat sayısında düşüş

Aşılamanın etkisiyle Kovid-19 vakaları ve virüsün ağır hasta edici özelliğinin azalmasıyla hayatını kaybedenlerin sayısında da geçen aya göre büyük düşüş oldu.

Nisanda 738 kişi Kovid-19 nedeniyle vefat etti, bu ayın 22 günlük bölümünde toplam 159 kişi yaşamını yitirdi. Böylelikle günlük ortalama vefat sayısı 24,6'dan 7,22'ye geriledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.