Günümüzde İcma Mümkün mü ve Neyi İfade Eder?

İcma nedir? Günümüzde icma mümkün müdür? Günümüzde icma neyui ifade eder? Halit Çalışkan cevaplıyor...

İCMA NEDİR?

İcmâ, sözlükte; bir işe azmetme ve bir konuda görüş birliği etme anlammına gelir. Bir fıkıh terimi olarak; Hz. Muhammed (s.a.s)’in ümmetinden olan müctehitlerin, Hz. Peygamber’in vefatından sonraki herhangi bir devirde şer’î bir hüküm hakkında görüş birliğine varmalarıdır. Bu tarife göre icma’da şu şartların bulunması gerekir:

  • a) Müctehit olmayanların ittifakı dini bir delil sayılmaz. Müctehit; delillerdden dini hükümler çıkarma bilgi ve yeteneğine sahip olan kimsedir.
  • b) Müctehitlerin ittifakı, dini bir meselenin hükmü üzerinde ilk görüş birliği meydana geldiği zaman aranır. Daha sonra görüş değiştirmekle icma bozulmmaz.
  • c) Dini yönü bulunmayan konulardaki görüş birliği icma sayılmaz.

İcma’ın bir delil oluşu Kitap ve sünnet delillerine dayanır. Kur’an-ı Kerim’dde şöyle buyurulur: “Kim, kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonrra, Peygamber’den ayrılıp, müminlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü yöne döndürürüz ve kendisini cehenneme sokarız. O, ne kötü dönüştür!” 99 İcma’ın delil olduğunu gösteren hadis-i şerifler de vardır: “Müslümanların güzel gördüğü şey, Allah katında da güzeldir.” 100 “Ümmetim sapıklık üzerinde birleşmez.” (İbn Mâce, Fiten, 8.) hadisleri bunlardandır.

İcma’; sarih, sükûtî ve mes’elenin belli bir kısmı üzerinde görüş birliği etmmek şeklinde olmak üzere üçe ayrılır. Sarih icma’; bir asırdaki her müctehidin icma’ konusu mesele üzerindeki görüşünü açıkça söylemiş olduğu icma’dır. Sükûtî icma’; herhangi bir asırda, ictihat etme gücüne sahip olan bir ilim adammı, belli bir görüşe ulaşır, bu görüş kendisine ulaşan başka müctehit ya da müctehitler kabul veya red şeklinde bir görüş açıklamazlarsa, o mesele üzerrinde “susma yoluyla (sükûtî) icma’ meydana gelmiş olur. Meselenin bir kısmmı üzerinde icma’a gelince, meselâ; ölenin kardeşleriyle birlikte mirasçı olan dedenin (baba cihetinden dede), kardeşleri düşüreceğini söyleyen sahabîler yanında, dedenin üçte birden az olmamak üzere mirasçı olacağını söyleyenller de vardır. Buna göre, her iki durumda, miktarı değişmekle birlikte dedenin mirasçı olacağı konusunda görüş birliği vardır. (Ebû Zehra, age, s. 179.) (Erkam İslam İlmihali)

İslam ve İhsan

İCMÂ NEDİR?

İcmâ Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.