Günümüzde Sahabe Gibi Yaşamak Mümkün mü?

PEYGAMBERİMİZ

İslam’ı sahabe gibi nasıl yaşayabiliriz? Günümüzde sahabe gibi yaşamak, Hz. Muhammed’i (sav.) sevmek mümkün müdür?

Günümüzde sahâbîler gibi Allah Rasûlü’nün muhabbetiyle dolup O’nun yüce ahlâkını tahsîle tâlip olmak mecbûriyetindeyiz. Aradan geçen asırlara rağmen onların hiçbir zaman eskimeyecek, solmayacak güzelliklerini yaşayıp yaşatma gayreti içinde olmalıyız. Zira Fahr-i Kâinat Efendimiz’in hakîkî ümmeti olma şeref ve bahtiyarlığına liyâkatin bedeli budur.

GÜNÜMÜZDE SAHABE GİBİ YAŞAMAK MÜMKÜN MÜ?

Ömer bin Hattâb -radıyallâhu anh-’ın şu rivâyeti, asr-ı saâdetten sonra gelip Kur’ân ve Sünnet istikâmetinde bir hayat yaşayanlar için ne büyük bir nebevî müjde ihtivâ etmektedir:

“Bir gün Peygamber Efendi­miz’le beraber oturuyorduk. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir ara:

«–Söyleyiniz, îman edenler arasında en üstün îmâna sahip olanlar kimlerdir?» diye sordu.

Ashâb, önce melekleri, sonra peygamberleri ve daha sonra da şehidleri en üstün îmâna sahip kimseler olarak zikrettilerse de, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- her defasında:

«–Evet, onlar öyledir ve bu onların haklarıdır. Allah onları öyle bir mertebeye çıkarmışken bu pâyenin onlara verilmesini ne engelle­yebilir? Ama ben bunları sormuyorum.» buyurdu.

Ashâb:

«–Öyleyse kimler olduğunu siz söyleyiniz yâ Rasûlâllah!» deyince Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdular:

«–Onlar, şu an babalarında ve atalarında meknuz olan bazı kimselerdir ki, benden sonra gelecekler, beni görmedikleri hâlde bana îman ede­cekler, beni tasdîk edecekler ve Kur’ân’ı okuyup muhtevâsıyla amel edecekler. İşte îman edenler içinde en üstün îmâna sahip olanlar bunlardır.» buyurdu.” (Hâkim, IV, 96/6993; Heysemî, X, 65)

Hadîs-i şerîfteki müjdeyi doğru idrâk edip Kur’ân ve Sünnet istikâmetinde bir hayat yaşamak, her mü’minin vazifesidir. Aksi hâlde âhirette Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şefaat-i uzmâsını umarken O’nun bizden şikâyetçi olması da muhtemeldir ki bundan daha büyük bir ziyan düşünülemez.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 12 Saadet Damlaları, Erkam Yayınları