Günümüzün En Büyük Hizmetleri
Kardeşlik ve dayanışma duygularının zayıfladığı, ictimâî huzur ve sükûnun giderek kaybolduğu, kin ve husûmetin çoğaldığı cemiyetimizde bugün ciddî bir infak seferberliğine ihtiyaç vardır. Bu infak seferberliği, hem kendimiz hem de yavrularımız için çok ehemmiyetlidir.
Yavrularımız, mülkün hakîkî sâhibinin Allâh Teâlâ olduğu idrâki içinde büyümelidirler. Bizler, çocuklarımızı nasıl küçük yaşta namaza alıştırmakla mükellef isek, onlara aynı zamanda infak heyecanı vermeye ve bir muzdaribi sevindirme ibâdetine de alıştırmaya mecbûruz. Şâyet bu işin alışkanlığını küçük yaşlarda kazandırmazsak, onlara yazık etmiş oluruz.
OLGUN BİR MÜ'MİN MUHTAÇ VE MUZDARİPLERE DESTEK OLMALI
Olgun bir mümin olmak isteyen herkes, imkânları mahdûd olsa dahî elinden geldiği kadar muhtaç ve muzdariplere destek olmak, gönül vermek ve duâ etmek mecbûriyetindedir. Bir muzdaribin derdini paylaşmak da infaktır. Kırık kalbleri ihyâ etmenin, Hakk’a yakınlığa vesîle olduğunu Mûsâ -aleyhisselâm-’ın şu ilticâsından anlamak mümkündür. Rivâyete göre o bir gün:
“−Yâ Rab! Seni nerede arayayım?” diye niyazda bulunmuştu. Allâh Teâlâ da:
“−Beni kalbi kırıkların yanında ara.” (Ebû Nuaym, Hilye, II, 364) buyurdu.
GÜNÜMÜZÜN EN BÜYÜK HİZMETLERİNDEN BİRİ
Bugün için en büyük hizmetlerden biri, rehber insanlar yetiştirecek müesseseleri ihyâ etmek için, onlara infakta bulunmaktır. Bir mütefekkirin dediği gibi:
“Hâkim milletlerle mahkûm milletler arasındaki en mühim fark, bir avuç iyi yetişmiş insandır!”
İşte cihânın bütün susuzluğu, bu bir avuç kâmil insanadır.
Bugün İslâm dünyası, ictimâî planda mağlub bir durumda ise bunun sebebi, müslümanların bertaraf etmeye muktedir olamadıkları bir zulme mâruz kalmış bulunmalarıdır. Bu kötü tâlihi değiştirmek için, onun güçlü olduğu zamanlardakinden daha fazla bir dînî ve vicdânî gayrete ihtiyaç olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır. “Her güçlükle berâber muhakkak bir kolaylık bulunduğu” yolundaki ilâhî beyânı düstûr edinerek silkinmeli ve bir kurtuluş çâresi bulmaya azmetmelidir. Bu, o derecede ehemmiyetli bir mesûliyettir ki, her zaman için meşrû olan meşgûliyetlerin bile meşrûluğu tehlikeye girer.
Meselâ yavrusunu emzirmekte olan bir ana, evinde yangın çıktığı takdirde bu fiile devam ederse mes’ûl olur. Yangını söndürmek için yapması gereken işlerin âciliyeti sebebiyle çocuğunu emzirmek gibi meşrû ve makbul olan bir fiile devam etmesi, onu mes’ul bir mevkiye düşürür. Bu, İslâm’da “maslahat” denilen ehemmiyetli bir meseledir. Dolayısıyla günümüzün maslahatı da çok iyi tedkîk edilmeli ve onun gerektirdiği ölçüde ve îcâb ettirdiği şekilde gayret sâhibi olmalıdır. Bu lâyıkıyla yapılabildiği takdirde, bütün İslâm âlemi, içinde bulunduğu buhrandan kurtulma imkânı bulabilir.
İNFÂKLAR BÜYÜK ÖLÇÜDE VAKIFLAR ELİYLE YAPILIYOR
Nitekim evvelce de temas ettiğimiz gibi, İslâm medeniyetinin alâmet-i fârikası olan “vakıflar”, tesis edildikleri zamanın ihtiyaç ve îcâbının en mükemmel bir sûrette tesbit ve takdîr edildiğinin fiilî ve muazzam misâlleridir.
Kalbi Allâh’tan uzaklaştırıp kendine bağlama istîdâdı, en fazla mal ve evlâdda mevcuttur. Bundan dolayı Allâh Teâlâ:
“Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir fitne (imtihân vesîlesi)dir. Büyük mükâfât ise, ancak Allâh katındadır.” (et-Teğâbün, 15)
“Ey îmân edenler! Mallarınız ve çocuklarınız, sakın sizi Allâh’ı anmaktan alıkoymasın!..” (el-Münâfikûn, 9) buyurmaktadır.
İnfakların büyük ölçüde îfâ mahalli ise vakıflardır. Vakıflar, zenginlerin ihtiyaç sâhiplerine ulaşmaları için emin bir vâsıta ve âdetâ bir köprü mesâbesindedir. Böyle müesseselere infakta bulunan zenginler, vefat ettikten sonra da bu müesseseler vâsıtasıyla fakirlere ulaşma ve hizmet etme imkânına sâhip olmaktadırlar.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Vakıf-İnfâk-Hizmet, Erkam Yayınları