Gurre (Diyeti) Nedir, Ne Zaman Verilir, Kim Verir, Kime Verilir?

Cenin (ana karnındaki çocuğun) diyeti nedir, ne zaman verilir, kim öder, kime ödenir?

Hz. Ömer (r.a.), evine yabancı erkeklerin girip çıktığını haber aldığı bir kadına haber gönderip yanına çağırtmıştı. Kadın hamile idi. Halife Hz. Ömer (r.a.) tarafından çağrıldığını duyunca şiddetli bir korkuya kapıldı ve çocuğunu düşürdü. Hz. Ömer (r.a.) durumu istişare etmek için ashâb-ı kirâmı topladı. Hz. Ali (r.a.) dışındakiler Halife’nin toplum için muallim ve müeddib mevkiinde olduğu, dolayısıyla kendisine bir şey gerekmediği istikametinde görüş bildirdiler. Hz. Ali (r.a.) ise düşürülmesine sebep olduğu ceninin diyetini ödemesi gerektiğini söyledi. Hz. Ömer (r.a.), onun bu görüşünü tercih etti ve diyet ödedi. (Beyhâkî, Kübrâ, VI, 123)

GURRE NE DEMEK?

Bir kimse ana, baba veya bunlardan başkası olsun hâmile bir kadının karnına veya sırtına veya yanlarına yahut başına yahut uzuvlarından bir uzvuna vurduğu veya onu dövmek, öldürmek, azarlamakla korkuttuğu zaman, kadın çocuğunu düşürürse iki durum akla gelir: Çocuk ya ölü yahut diri olarak düşmüştür.

GURRE NE ZAMAN ÖDENİR?

Gurre cezası bir yılda ödenir. Bir yıl geçmiş de olsa, onu bir defada ödemek gerekir.

Hanefî, Henbelî ve Şafiilerin en sahih görüşüne göre, gurre diyetinin bir sene zarfında ödenmesi gerekir. Gurre, ceninin -cinayeti işleyenin dışında kalan- varislerine, şer’î paylarına göre verilir. (bk. İbn Kudâme, el-Muğnî, VII, 716; Vehbe ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî, VI, 364)

GURRE NE KADARDIR?

Gurrenin miktarı beş deve yani diyetin yirmide biri veya buna denk olan nakit para olup, bu da Hanefîlere göre 50 dinar (200 gr. altın para) veya 500 dirhem (1400 gr. gümüş para)dır. Diğer hukukçuların büyük çoğunluğuna göre ise, 600 dirhem (1680 gr. gümüş)dür. (bk. Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi', V/325; İbn Kudâme, el-Muğnî, V/799; İbn Rüşd Bidâyetü’l-Müctehid, II/ 407)

CENİN DİYETİ

Ebû Hüreyre’den (r.a.) şöyle nakledilmiştir:

“Hüzeyl kabîlesinden iki kadın kavga ettiler. Bunlardan birisi diğerine bir taş attı, karnındaki cenîni öldürdü. Allah Resulu’nun önünde mahkemeleştiler. Hz. Peygamber kadının akile (yakın akrabası) cenînin diyeti olan gurreyi ödemesine hükmetti.” (Müslim, Kasâme, 36; Buhârî, Tıb, 468, Ebû Dâvûd, Diyât, 19; Nesâî, Kasâme, 39; Ahmed b. Hanbel, II-274, 535; ed-Dârimî, Diyât, 21).

İslam ve İhsan

KÜRTAJ İNTİHARA SÜRÜKLÜYOR

Kürtaj İntihara Sürüklüyor

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.