Gusleden Kadının Saçının Örgüsü ile İlgili Hadisler

Guslederken saç örgülerini çözmek gerekir mi? Gusleden kadının saç örgülerinin hükmü ile ilgili hadisler…

Ümmü Seleme radıyallahu anha’dan:

Müslümanlardan bir kadın: - Züheyr dedi ki: Ümmü Seleme’nin kendisi - Ey Allah’ın Rasûl-i ben başımın örgüleri sık bir kadınım, cünüplükten yıkanırken onları sökeyim mi? Dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Onun üzerine üç avuç su dökerek (diplerini) yıkaman kâfidir.” buyurdu. Züheyr rivâyetinde: “Onun üzerine üç avuç su saçarsın, sonra vücudunun diğer kısmına su dökersin, işte sen temizlendin,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 100/251; Müslim, Kitâb’ut-Tahâret, b. 48, s. 178, c. 1; Tirmizî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 77, n. 105, s. 175, c. 1; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-Tahâret, b. 108, n. 603, s. 198, c. 1; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 65, n. 342, s. 131, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerif, kadının gusül anında saçının örgüsünü sökmesi gerekmediğine, sadece saç diplerinin yıkanması kâfi geleceğine delildir.

*

Ümmü Seleme radıyallahu anha’dan: o şöyle demiştir:

Bir kadın bana geldi (Üsame burada evvelki hadis-i nakleder.) Ümmü Seleme, o kadın için Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e sordum, diyerek bir önce geçen hadisle aynı manâda rivâyet etti.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu rivâyete göre: “Her su dökmede saçının örgülerini sık,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 100/252; Müslim, Kitâb’ut-Tahâret, b. 12, n. 330, s. 250, c. 1; Tirmizî, Ebvâb’ut-Tahâret, b. 77, n. 105, s. 175, c. 1; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, n. 342, c. 1; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-Tahâret, b. 108, n. 603, s. 198, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Gamz: Sıkmak manâsınadır. Ümmü Seleme’nin yanına gelen kadının gusl ederken saçlarını sıkmak ve aralarına suyu yetiştirmekle emredilmesi saçlarının seyrek olmasındandır. Bu hadisle istidlâl ederek kadınlarda saç arasına suyu yetiştirmenin gerektiğine kâil olan ilim adamları da vardır.

*

Aişe radıyallahu anha’dan rivâyet edildiğine göre:

Bizden birimiz cünüp olunca şöyle (iki elini birden kasd ediyor) üç avuç su alır başına dökerdi. Bir eli ile bir avuç su alır, onu sağ tarafa öbür avucu sol tarafa dökerdi, dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 100/253; Buharî, Kitâb’ul-Gusül, b. 19, s. 73, c. 1)

*

Hz. Aişe radıyallahu anha’dan:

Biz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte iken ihramlı ve ihramsız olduğumuz halde, başımızda saç örgüleri var iken (onları çözmeden) yıkanırdık, dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 100/254)

Hadisin Açıklaması

Hadis-i şerifte geçen ez-zummad kelimesi aslında yaralı uzuv üzerine sarılan bez manasına gelir. Bu hadiste ise başa sürülen koku sebebiyle birbirine yapışmış olan saç (örgüleri) kastedilir. İşte Efendimiz’in hanımları bu halde onları açmadan guslederlerdi. Çünkü bu halde saçların dibine su ulaşmaktadır.

*

Şureyh bin Ubeyd radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Cübeyr bin Nüfeyr, cünüplükten yıkanma hakkında bana fetva verdi.

Onlara da Sevban şöyle anlatmış:

Onlar gusül hakkında Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den fetva istemişlerdir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Erkek saçlarını açsın (Aralasın örgüsünü söksün), su kılların dibine varıncaya kadar yıkasın, amma kadının örgüsünü sökmemesinde ona vebal yok. İki eli ile başına üç avuç su döksün,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 100/255)

Hadisin Açıklaması

Gusülde erkekler saçlarının hem ucuna hem de dibine suyu yetiştirmeye mecburdurlar. Kadınlar ise sadece saçların dibini yıkamakla mükelleftirler. Saç örgülerini sökmeye mecbur değildirler.

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

GUSÜL NEDİR, NASIL ALINIR?

Gusül Nedir, Nasıl Alınır?

CÜNÜP OLANIN GUSÜL ALMASI İLE İLGİLİ HADİSLER

Cünüp Olanın Gusül Alması ile İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.