"güzel Göz" İle "kötü Göz" Arasındaki Fark
Allah'ın rahmeti her zaman kahrından üstündür. Bu bakımdan her peygamber, kendisine karşı gelen düşmanlarına gâlip gelmiştir. Öyleyse belâyı gidermenin çâresi, sitem veya zulmetmek değildir. Onun çâresi affetmek, bağışlamak ve kerem eylemektir.
Hazret-i Mevlânâ buyurur:
“Ey hidâyete çağıran! Bilesin ki, kem gözün ilâcı, iyi gözdür! İyi göz ve güzel bakış, kem gözü ayağı altında ezip yok eder. İyi göz ve temiz nazar; Allâh’ın rahmetinin kahrından daha üstün oluşundandır, rahmettendir. Kem göz ise, kahırdan, yani lânetten ileri gelir. Dolayısıyla güzel bakış Hakk’ın rahmetinden olduğu için, kem göze gâlip olur. Bu hâl, hadîs-i kudsîdeki: «Rahmetim gazabımı geçmiştir.»[1] beyânının bir tecellîsidir. Hem bilesin ki, Allâh’ın rahmeti, her zaman kahrından üstündür. Bu bakımdan her peygamber, kendisine karşı gelen düşmanlarına gâlip gelmiştir…
Öyleyse belâyı gidermenin çâresi, sitem veya zulmetmek değildir. Onun çâresi affetmek, bağışlamak ve kerem eylemektir. «Sadakalar belâyı defeder.»[2] nebevî îkâzı seni uyandırsın. Artık hastalık ve belâları tedâvi usûlünü iyi anla!..”
ÖZÜR DİLEYEN KİŞİYİ HAKLI BİLE OLSAN GERİ ÇEVİRME!
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, kendisine karşı hatâ işleyen ve kabalık yapan insanları hep affeder, ümmetine de şu tavsiyede bulunurdu:
“…Özür dileyerek yanına bir kardeşi gelen kimse, ister haklı ister haksız olsun, onu kabûl etsin! Aksi hâlde cennette Kevser Havuzu’nun başında benim yanıma gelemez.” (Hâkim, IV, 170/7258)
Nitekim âyet-i kerîmede de:
“…O hâlde siz (gerçek) mü’minler iseniz Allah'tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlü’ne itaat edin.” (el-Enfâl, 1) buyrulmaktadır.
Yani mü’min, haklı-haksız tartışmalarını bir kenara bırakıp her şeyden önce îmânının bir îcâbı olarak ve Allâh’ın emrine itaat niyetiyle din kardeşini affetmelidir.
[1] Buhârî, Tevhîd, 55.
[2] Bkz. Tirmizî, Zekât, 28; Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 108.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hizmet, Erkam Yayınları