Hac İbadetinde Kadınlara Getirilen Kolaylıklar
Hac kimlere farzdır? Kadın mahremi olmadan hacca gidebilir mi? Yaşlı veya kocasından boşanmış kadın hac ibadeti ile yükümlü müdür? Hac ibadetinde kadınlara getirilen kolaylıklar.
Hac, şartlarını taşıyan erkek ve kadın mü’minlere farzdır. Beden sağlığı, maddi güç ve yol güvenliği yanında, kadınlar için ayrıca yol arkadaşının bulunması, boşanma veya ölüm iddetlisi olmaması da gereklidir. Bu son şartları taşımayan kadına hac farz olmaz. Hadislerde şöyle buyurulmuştur: “Kadın, yanında mahremi bulunmadıkça üç günden fazla yolculuk yapamaz.” [1] “Bir kadın yanında kocası bulunmadıkça hac yapmasın.” [2]
KADIN MAHREMİ OLMADAN HACCA GİDEBİLİR Mİ?
Bu duruma göre, zengin olmak ve diğer şartları bulunmakla birlikte, yanında koca, oğul, torun, kardeş, baba, dede, süt oğul, süt kardeş ve kayın peder gibi sürekli evlenme yasağı olan mahrem bir hısımı bulunmayan kadına hac, bu şartın gerçekleşeceği yıla kadar farz olmaz. İleriki yıllarda bu belirtilen hısımlardan birisi hacca gider ve onu da birlikte götürmeyi üstlenirlerse kadına o yıl hac farz olur. Aksi halde şartlar gerçekleşmeden ömrü geçerse hac farizası üstünden düşer. Ancak böyle bir kadın artık hacca gitmekten ümit kesince, kendi yerine hac vekili gönderirse haccın sevabına kavuşacağı umulur.
Şâfi ve Mâlikilere göre ise kadın, güvenilir kadın arkadaşları ile birlikte hac farizasını ifa edebilir. Hatta Mâlikîler buna yalnız güvenilir erkek veya erkek-kadın karışık toplulukları da eklerler. Kadın bunlarla birlikte de hacca gidebilir. Bu müctehitler; “Oraya gitmeye gücü yeten herkese, Allah için Kabe’yi ziyaret edip hac etmek farzdır” [3] âyetinin genel anlamına dayanırlar.
Günümüzde Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda Şâfi mezhebinin görüşünü uygulamaktadır.
Ancak, Allah elçisi, kadınların yanlarında mahremi olmaksızın yolculuğa çıkmamasını bildirmesi üzerine, bir adam ayağa kalkarak; “Ey Allâh’ın elçisi, karım hac yolculuğuna çıktı. Ben ise falanca gazveye yazıldım.” Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Git ve karınla birlikte haccet.” [4]
YAŞLI VEYA KOCASINDAN BOŞANMIŞ KADIN HAC İBDAETİ İLE YÜKÜMLÜ MÜDÜR?
Diğer yandan hac yapacak kadının boşanma veya kocasının ölümünden dolayı iddetli olmaması gerekir. İslâm yaşlı olan veya kocasından yeni boşanmış bulunan bir kadını o yıl hac ibadeti ile yükümlü tutmamıştır. Çünkü iddetin yerini değiştirmek mümkün olmamakla birlikte haccın daha sonraki bir yılda ifası mümkündür.[5]
Çoğunluk müctehitlere göre koca, karısının farz haccına engel olamaz, çünkü hac ilk yükümlülük yılında (fevrî) farz olmuştur. Şâfilere göre ise koca, karısını farz veya sünnet hac’dan alıkoyabilir. Çünkü kocanın hakkı öncelikli olup, hac ömür boyu ifa edilebilir.
Hac veya umre için mikatta ihrama giren kadınlar, giysilerini çıkarmazlar, erkeklerde olduğu gibi baş ve ayaklarını açık bulundurmazlar. Yalnız yüzleri açık bulunur, telbiye (lebbeyk duası) yaparken seslerini yükseltmezler.
Hayızlı veya nifaslı kadınların da ihrama girerken temizlenmek gayesiyle boy abdesti alması sünnettir. Hadiste şöyle buyurulur: “Hayızlı veya nifaslı kadınlar boy abdesti alır, ihrama girer ve Beytullah’ı tavaf dışında haccın bütün menâsikini ifa ederler.” [6]
Haccın sonunda Mina’da şeytan taşladıkdan sonra erkekler Mekke’nin hareminde bayramın ilk üç gününden birinde saçlarını keserek veya uçlarından kısaltarak[7] ihramdan çıkarken, kadınlar saçlarının ucundan biraz keserek ihramdan çıkmış olurlar.
Kadınların, sa’y’dan (Safa ile Merve arasında yapılan gidiş-geliş) önce yapılan tavafın ilk üç turunda (şavt) remel (omuzları silkerek çalımlı yürüme) yapması ve sa’y sırasında iki yeşil direk arasında koşarak yürümesi gerekmez.
Kadın ihramda üç konuda erkekten ayrılır. Dikişli elbise giymek, mest giymek ve başını örtmek.
Dipnotlar:
[1] Müslim, Hac, 413-424; Buhârî, Taksîr, 4, Mescidu Mekke, 6, Sayd, 26, Savm, 67; Ebû Dâvûd, Menâsik, 2; Tirmizî, Radâ, 15; Dârimî, isti’zân, 46; İbn Mâce, menâsik, 7; Mâlik, Muvatta, İsti’zân, 37. [2] Buhârî, Mescidu Mekke, 6, Sayd, 26, Savm, 67; Ebû Dâvûd Menâsîk, 2; Tirmizî, Radâ, 15; A. b. Hanbel, III, 34; Şevkânî, neylü’l-Evtâr, IV, 491. [3] Âl-i İmrân, 3/97. [4] Buhârî, Nikah, 111, Cihâd, 140, 181; Müslim, Hac 424. [5] bk. Talâk, 65/1; Zühaylî el-Fıkhu’l-İslâmi ve Edilletuh, Dimaşk 1405/1985, III, 36, 37. [6] Tirmizî, Hac, 98; Ebû Dâvûd, Menâsik, 9; A. b. Hanbel, I, 364. [7] bk. Hac, 22/29; el-Feth, 48/27.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları