Hac ile İlgili Ayet ve Hadisler
Hac nedir, ne anlama gelir? Hac menâsiki ne demek? Haremeyn ne demek? İslamda hac ibadeti ve önemi nedir? Hac hakkında ayet ve hadisler.
Hac ibadeti hakkında ayet ve hadis-i şerifler.
HAC NE DEMEK?
Hac sözlükte “kastetmek, yönelmek” anlamına gelir. Bir fıkıh terimi olarak şöyle tarif edilir: “Mekke kentindeki Kâbe’yi ve çevresindeki kutsal sayılan özel yerleri, belirli vakitte, önceden hac niyetiyle ihrama girerek usûlüne göre, yani vakfe ve tavaf yaparak ziyaret etmekten ibaret olan ve İslâm’ın şartlarından birisini teşkil eden mâlî ve bedenî bir ibâdettir.”
“Hac Menâsiki” Ne Demek?
Ziyaret edilecek olan yerler; Kâbe, Arafat ve çevresidir. Zamanı ise hac ayları adı verilen; Şevval, Zilkâde ve Zilhicce aylarıdır. Hac’da her fiil için özel zamanlar vardır. Ziyâret tavafının, Kurban bayramı sabahından, ömrünün sonuna; Arafat’ta vakfenin ise, arefe günü zevalden, kurban bayramı sabahı şafak sökünceye kadar yapılabilmesi gibi. Diğer yandan bu büyük ziyârete hac niyetiyle ve ihramlı olarak yönelmek de gereklidir. Hac süresince yapılan bu fiil ve ziyaretlere “hac menâsiki” denir ki, hac törenleri demektir.
“Haremeyn” Ne Demek?
Mekke ve Medine çevresinde belirli bir alana “Haremeyn (iki harem bölgesi)” denir. Mekke haremi veya Harem bölgesi; Mekke’ye Medine yolundan yaklaşık 5.5 km.; Yemen yolundan 13 km.; Tâif ve Arafat yolu üzerindeki Nemîre vadisinden 13 km.; Ci’râne yolundan 16.6 km.; Cidde üzerinden 18.5 km. uzaklıktaki alanın çevrelediği bölgeyi içine alır. Mekke hareminin sınırlarını Cebrâil (a.s.), Hz. İbrâhim’e göstermiş; Rasûlullah (s.a.s) aynı sınırları yenilemiş; Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Muâviye bu nirengi noktalarının günümüze ulaşmasında rol oynamışlardır. Buna göre Mekke haremi çok eskilere dayanır. Nitekim, Hz. Peygamber, Mekke fethedildiği zaman şöyle buyurmuştur: “Burası Allah’ın gökleri ve yerleri yarattığı günde saygın (haram) kıldığı bir beldedir. Burası kıyâmet gününe kadar da Allah’ın saygın kılmasıyla saygınlığı sürecek olan bir yerdir.” [1]
Kâbe Nedir?
Mekke’de Kâbe ve Mescid-i Haram, harem bölgesinin merkezini oluşturur. Yeryüzünde, insanların ibâdet etmesi için ilk inşa edilen ibadet yeri, Kâbe-i Muazzama’dır. Buna Beytü’l- Haram veya Beytullah (Allah’ın evi) de denir.
Hac veya umre gibi bir maksatla Mekke’ye gelmek isteyen bir Müslümanın, mîkât denilen yerde ihrama girmesi gerekir. Bundan sonra ihram yasakları başlar. Meselâ, eşiyle cinsel ilişkide bulunamaz, tıraş olamaz, avlanamaz, harem bölgesindeki yeşil ot ve bitkileri koparamaz.
“Hill Bölgesi” Ne Demek?
Harem bölgesinin dış çevre sınırları ile ihrama girme yerleri olan Mîkâtler arasında kalan alana da “Hill bölgesi” denir.
Medine şehrinin çevresinde de harem bölgesi vardır. Bu bölge kentin güney ve kuzeyinde Ayr dağı ile Sevr dağı arasındaki alanla, doğu ve batıdaki kara taşlık alanı içine alır. Hz. Peygamber’in “Medîne Ayr’dan Sevr’e kadar haremdir” hadisi ile “Rasûlullah (s.a.s) Medine’nin doğu ve batısındaki kara taşlık arasındaki alanları haram (kutsal) kıldı” hadisi bunun delilleridir.[2] Hz. Peygamber’in belirlediği bu Medine harem bölgesi 22 km. kadardır. Bu bölgenin merkezi Mescid-i Nebevî’dir.
Medine harem bölgesi de kutsal bir bölge sayıldığı için burada yapılan ibâdetler Mekke hariç başka yerde yapılanlardan daha faziletlidir.
Hac büyük harcama ve zorluklarla yapılan bir ibâdet olduğu için, fazileti de o derece büyüktür.
HAC İLE İLGİLİ AYETLER
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur:
“İnsanlar için yeryüzünde kurulan ilk ev (mabed), Mekke’de bulunan mübarek ve âlemler için hidayet kaynağı olan Kâbe’dir. Orada apaçık deliller, İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse güvende olur. Oraya gitmeye gücü yeten herkesin o evi haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır” [3] “İbrahim şöyle dedi: Ey Rabbim! Bu beldeyi güvenli kıl.” [4] “Biz Kâbe’yi insanlar için bir toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık” [5] “Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak, her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, kutsal, güvenli bir yere (Mekke’ye) yerleştirmedik mi?” [6] “Çevrelerinde, insanlar kaçırılıp götürülürken, bizim (Mekke’yi) kutsal, güvenli bir yer yaptığımızı görmediler mi?”[7]
HAC İLE İLGİLİ HADİSLER
Hadislerde şöyle buyurulur:
“Hac menâsikini benden alın, benden gördüğünüz gibi yapın.” [8]
Allah Elçisi’ne hangi amelin daha faziletli olduğu sorulunca: “Allah’a ve Rasûlü’ne iman, sonra Allah yolunda cihad ve sonra mebrûr hac” [9] cevabını vermiştir.
“Umre, ikinci bir umreye kadar olan günahlara kefârettir. Mebrûr haccın karşılığı ise ancak cennettir.” [10] Mebrûr hac, kendisine günah karışmayan, eksiksiz olarak ifa edilen ve Cenâb-ı Hak tarafından kabul edilen hac demektir. Başka bir hadiste hac ve umrenin fazileti şöyle belirtilir:
“Hac ve umre yapanlar Allah’ın misafirleridir. O’ndan birşey isterlerse, onlara cevap verir. Af isterlerse onları affeder” [11]
Şevkânî (ö.1255/1839) amellerin fazileti ile ilgili birbirinden farklı olan hadisleri, Hz. Peygamber’e soru soran muhatabın durumuna göre verilmiş cevaplar olarak değerlendirir.[12] İmam Mâlik’e (ö.179/795) göre, farz hattâ nâfile hac, düşmanla savaşmaktan daha faziletlidir. Ancak düşman korkusu olursa, savaşmak nâfile hacdan önde gelir.[13]
Hac, kişiyi günahlarından arındırır. Hadiste şöyle buyurulmuştur: “Kim Allah için hacceder de (bu sırada) kötü söz ve fiillerden ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, (kul hakkı dışında) annesinin onu doğurduğu gündeki gibi (hacdan) döner.” [14] Kâdî Iyâz (ö.544/1149) şöyle demiştir: Ehli sünnet âlimleri, haccın büyük günâhlara, ancak tevbe edilirse kefâret olacağı konusunda görüş birliği içindedirler. Nitekim namaz ve zekât gibi Allah’a âit veya para borcu gibi kula âit bir borcun düştüğünü söyleyen bilgin yoktur. Kul hakları zimmette borç olarak devam eder. Allah Teâlâ kıyamet günü hak sahiplerini, haklarını almak üzere toplar. Ancak Cenâb-ı Hakk’ın bu hak sahiplerine vereceği birtakım nimetlerle onları razı etmesi ve bir ikram olmak üzere borçlulara müsâmaha göstermesi de mümkündür.[15]
Hac ibadeti, dünyanın çeşitli yörelerinden ırk, renk, dil ve ülke ayırımı gözetilmeksizin, milyonlarca müslümanı bir araya getirir. Tanışıp, görüşmelerini sağlar. Ticaret, iktisat, kültür ve ortak düşmana karşı tavır konularında fikir alış verişine ve yardımlaşmalarına zemin hazırlar.
Hac, inananların bir çeşit güç gösterisidir. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan mü’minler arasında kardeşlik bağlarını güçlendirir. İnsanlar, gerçekten eşit olduklarını birlikte yaşayarak gösterirler. Arap olanla olmayanın, beyazla siyahın takvâ dışında bir üstünlüğünün bulunmadığı inancı vicdanlara yerleşir.
Dipnotlar:
[1] bk. Buhârî, İlim, 37, Cenâiz, 76; Hac, 43, Sayd, 8-10, Cizye, 22, Megâzî, 51, 53; Tirmizî, Hac,1. [2] Buhârî, Cihâd, 71, 74, Medîne, 1, Büyû’, 53, Enbiyâ, 10; Müslim, Hac, 445, 446, 455; Tirmizî, Menâkıb, 67. [3] Âl-i İmrân, 3/96, 97. [4] Bakara, 2/126. [5] Bakara, 2/125. [6] Kasas, 28/57 [7] Ankebût, 29/67. [8] Müslim, Hac, 310. [9] Buhârî, Cihâd, 1, Hac, 4, 34, 102, Umre, 1; Müslim, İmân, 135, 140; Tirmizî, Mevâkît, 13, Hac, 6, 14, 88. [10] Buhârî, Umre, 1; Nesâî, Hac, 3, Zekât, 6; A. İbn Hanbel, I, 387, III, 114. [11] İbn Mâce, Menâsik, 5. [12] Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, Mısır, (t.y), IV, 282 vd. [13] Zühaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletuh, III, 11. [14] Buhârî, Hac, 4, Muhsar, 9, 10; Müslim, Hac, 438; Nesâî, Hac, 4; İbn Mâce, Menâsik, 3; Dârimî, Menâsik, 7; A. İbn Hanbel, II, 229 , 410, 484. [15] Zühaylî, age, III, 12.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları