Hac Suresi 37. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Hac Suresi 37. ayeti ne anlatıyor? Hac Suresi 37. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Hac Suresi 37. Ayetinin Arapçası:
لَنْ يَنَالَ اللّٰهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَٓاؤُ۬هَا وَلٰكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوٰى مِنْكُمْۜ كَذٰلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْۜ وَبَشِّرِ الْمُحْسِن۪ينَ
Hac Suresi 37. Ayetinin Meali (Anlamı):
"Unutmayın ki, o kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Sizden Allah’a ulaşacak olan tek şey takvânızdır. Allah böylece o hayvanları hizmetinize verdi ki, sizi doğru yola ilettiği için tekbir getirerek Allah’ın büyüklüğünü ilan edesiniz! Rasûlüm! Artık o iyilik eden ve işini güzel yapanları müjdele!"
Hac Suresi 37. Ayetinin Tefsiri:
36. âyette yer alan الْبُدْنُ (büdün), “bedene” kelimesinin çoğuludur. “Bedene”, kurbanlık deve demektir. Bedenlerinin büyük olması sebebiyle onlara bu isim verilmiştir. “Nihâyet yan üstü yere yıkılıp canları çıkınca” (Hac 22/36) ifadesi bundan maksadın develer olduğuna işaret eder. Ancak, Allah Resûlü (s.a.s.)’in: “Deve de yedi kişi için kurban kesilebilir, sığır da yedi kişi için kurban kesilebilir” (Müslim, Hac 138) buyruğuna göre, şer’an sığırlar da bedene türünden sayılır. Kurbanlık olarak belirlenen bu büyükbaş hayvanlar da, Allah’ın dininin nişânelerinden olup bunlarda bizim din ve dünya hayatımız için nice faydalar ve hayırlar vardır. Meselâ devedeki faydaları şöyle hülasa edebiliriz: Binit olarak kullanmak, yük taşımak, sütünü içmek, etini yemek, tüyünden faydalanmak, yavrulayarak çoğalmasından istifade etmek. Yaratılışından ibret almak: O denli kuvvetine ve o haşmetli sûretine nazaran nasıl insana boyun eğdirilmiş? Çocuklar bile nasıl onları çömeltip binebiliyor ve inebiliyor? Devenin sefer esnasında uzun süre susuzluğa dayanabilen bir yapısı vardır. Az yiyecekle de yetinebilir. Haşin görünümüne rağmen latif bir tabiata sahiptir ve teğannîden son derece zevk alır. Kurban edildikleri zaman da uhrevî olarak bize büyük faydalar sağlarlar. Dolayısıyla bunları da üzerlerine Allah’ın adını anarak kurban etmeli, etlerinden hem kendimiz yemeli, hem de kanaati sebebiyle istemeyen veya ihtiyacı sebebiyle isteyen tüm fakirlere yedirmeliyiz. O büyük büyük cüsseli hayvanları hizmetimize veren, maddeyi mâna karşısında aciz ve güçsüz kılan Rabbimizin üzerimizdeki sayısız lutuflarını düşünerek O’na şükretmeliyiz.
Şu kadar var ki, kurban kesen kişilerin gönüllerinde taşıdıkları niyetler ve duygular çok mühimdir. Çünkü kesilen kurbanların etleri de kanları da Allah’a ulaşmayacak; sadece onları kurban edenlerin takvâ duyguları Allah’a ulaşacaktır. Mühim olan o ibâdeti sırf Allah rızâsı için yapmak, kurban esnasında tekbir getirerek Allah’ı tâzim etmek, ululamak ve ihsan kıvamında bir kulluk yapmaktır. Rabbimizin kabul buyuracağı ve mükâfat va‘dettiği kulluk, işte ihsan seviyesinde yapılan böyle bir kulluktur. Böyle bir kulluğun alâmetleri:
› Kalpten yorgunluğun düşmesi,
› Allah için yapacağı işlerde kişiye hiçbir şeyin ağır gelmemesi,
› İbâdet nâmına hiçbir şeyden bıkıp usanmamasıdır.
Resûl-i Ekrem (s.a.s.) de ibâdetlerde takvânın önemine dikkat çekerek:
“Allah sizin şekillerinize ve mallarınıza bakmaz; fakat kalplerinize ve amellerinize bakar” (Müslim, Birr 33) buyurmaktadır.
Yüce Allah böyle iyilik ve ihsan sahibi mü’minlere büyük müjdeler vermektedir. Müjdelediği ilk şey ise, onları zâlimlerin şerrinden koruyacağı ve düşmanlarını yenilgiye uğratacağıdır:
Hac Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Hac Suresi 37. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR