Hac Suresi 74. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Hac Suresi 74. ayeti ne anlatıyor? Hac Suresi 74. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Hac Suresi 74. Ayetinin Arapçası:

مَا قَدَرُوا اللّٰهَ حَقَّ قَدْرِه۪ۜ اِنَّ اللّٰهَ لَقَوِيٌّ عَز۪يزٌ

Hac Suresi 74. Ayetinin Meali (Anlamı):

Allah’ın büyüklük ve kudretini hakkiyle takdir edemediler. Şüphesiz Allah mutlak kudret sahibidir, her işte üstün ve mutlak gâliptir.

Hac Suresi 74. Ayetinin Tefsiri:

Bu örnek, putperestlere taptıkları putların tamamen güçsüz olduğunu vurgulamak için verilmiştir. Çünkü onların hepsi, küçücük bir sinek yaratmak için biraraya gelseler ve güç birliği yapsalar onu bile yaratamazlar. Halbuki sinek hakirliği, güçsüzlüğü, tiksinti verişi ve çokça bulunması sebebiyle belki yaratılması en kolay olan varlıktır. Hadi yaratma işini bir kenara bırakalım; çünkü anlaşıldığına göre bunu yapmaları mümkün değildir. Hiç olmasa o zayıf ve hakir varlığın verdiği zarardan kendilerini korusunlar. Fakat ne hazin durum ki, sinek onlardan bir şey kapıp alsa, bunu bile engelleyemezler; kapıp götürdüğü şeyi geri almaya güç yetiremezler. Putun ve sineğin zayıflığını gözler önüne seren bu misal, aslında putperestlerin kendilerinin ne kadar zayıf, yalvardıkları putların da ne kadar güçsüz olduğunu göstermektedir.

Müşrikler putlarını zâferân ile sıvarlardı. Daha sonra bu zâferân kurur, sinek gelir, onlardan bir şeyler kapıp götürürdü. Yine putların önüne yemekler koyarlardı. O yemeklere sinekler konar ve ondan yerlerdi. Putların, ne üzerlerine sineklerin konmasına, ne de önlerindeki yemeklerden yemelerine müdahale edecek halleri yoktu. Çünkü cansızdılar. O halde kendilerini bile savunmaktan aciz olan şeylerin, başkalarına ne faydası olabilir? Onlara tapmanın nasıl bir haklı gerekçesi bulunabilir? Dolayısıyla Allah’ı bırakıp böyle âciz putlara tapanlar, nihayetsiz kuvvet ve kudret sahibi, her şeyi yaratan, yer ihtiyaca cevap veren Allah’ı tanımayan, O’na gereken tâzimi göstermeyen ve verdiği nimetlerin kıymetini bilmeyen kimselerdir. Eğer Allah’ı hakkiyle taNisâlardı, böyle yanlış ve sapık yollara düşmezlerdi.

İşte peygamberlerin gönderilmesinin hikmeti, insanlara bu gerçeği bildirmektir:

Hac Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Hac Suresi 74. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.