Hac ve Umre ile İlgili 40 Hadis

Hac ve umre ile ilgili hadisi şerifler...

“İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Kâbe’yi haccetmek, Ramazan orucunu tutmak.” (Müslim, Îmân, 21)

***

“Ey insanlar! Hac size farz kılındı, artık haccedin!” (Müslim, Hac, 412)

***

“Hac ibadetlerinizi (benden iyi) öğrenin! Çünkü bilmiyorum; belki bu haccımdan sonra bir daha haccedemem!” (Müslim, Hac, 310; Ebû Dâvûd, Menâsik, 77)

***

“Haccetmek isteyen kimse acele etsin! Olur ki hastalanır veya bineği kaybolur ya da (haccı engelleyici) bir ihtiyaç ortaya çıkar.” (İbn Mâce, Menâsik, 1; Ebû Dâvûd, Menâsik, 5)

***

“Her kim bu Beyt’i (Kâbe’yi) haccederken, (söz ya da eylemle) cinsel ilişkiye yeltenmez ve kötülük işlemezse, anasının onu doğurduğu günkü (günahsız) hâline dönmüş olur.” (Buhârî, Muhsar, 10)

***

“Hz. Peygamber’e “Amellerin hangisi daha faziletlidir?” diye soruldu. O: “Allah’a ve Resûlü’ne iman etmek.” diye cevap verdi. “Sonra han- gisi?” denildi. O: “Allah yolunda cihad” buyurdu. “Bundan sonra hangisi?” denildi. O: “Kabul olunan hac.” cevabını verdi.” (Buhârî, Hac, 4)

***

“(Allah tarafından) kabul edilmiş haccın karşılığı ancak cennettir.” (Buhârî, Umre, 1)

***

“Hz. Peygamber basit bir binek üzerinde dört dirhem bile etmeyecek bir ihramla haccetti ve şöyle dedi: ‘Allah’ım! Bu haccımı gösteriş ve şöhretten uzak bir hac eyle!’” (İbn Mâce, Menâsik, 4)

***

“Hacılar ve umreciler Allah’a gelen elçilerdir. Kendisine dua ederlerse dualarına icabet eder, O’ndan bağışlanma dilerlerse onları bağışlar.” (İbn Mâce, Menâsik, 5; Nesâî, Cihad, 13)

***

Rasulullah’a (s.a.v.) “Hangi hac daha faziletlidir?” diye sorulunca: “Yüksek sesle bolca telbiye getirilen ve kurban kesilerek yapılan hacdır” buyurdu. (Tirmizî, Hac, 14)

***

Hz. Aişe (r.a.): “Ey Allah’ın Rasulü! Cihadı amellerin en faziletlisi görüyoruz, biz (kadınlar) de cihad etsek?” diye sormuş, Hz. Peygamber: “Hayır! (Siz kadınlar için) cihadın en faziletlisi kabul olunmuş hacdır” buyurdu. (Buhârî, Hac, 4)

***

Rasulullah (s.a.v.)’in telbiyesi şöyleydi: “Buyur Allah’ım buyur! Emrindeyim buyur! Buyur Allah’ım! Senin hiçbir ortağın yoktur. Buyur Allah’ım! Şüphesiz hamd sana mahsustur. Nimet de senin, mülk de senindir. Senin hiçbir ortağın yoktur.” (Buhârî, Hac, 26; Müslim, Hac, 19)

***

“Bir Müslüman telbiye getirdiğinde sağında ve solunda (eliyle işaret ederek) şuradan şuraya kadar taş, ağaç, toprak ne varsa hepsi onunla birlikte telbiye getirir.” (Tirmizî, Hac, 14; İbn Mâce, Menâsik, 15)

***

“Cebrâil (a.s.) bana geldi ve ashabıma yüksek sesle telbiye getirmelerini söylememi emretti.” (Tirmîzî, Hac, 15; Ebu Davud, Menasik, 26)

***

“Allah, Mekke’yi haram kıldı… O’nun otu koparılmaz, ağacı kesilmez, av hayvanları ürkütülmez, duyuran kişiye verme dışında buluntusu alınamaz.” (Buhârî, Cezâü’s-sayd, 9; Müslim, Hac, 447)

***

“Mekke’yi insanlar değil, Allah haram kıldı. Allah’a ve âhiret gününe iman eden hiç kimse için orada kan dökmek ve ağaç kesmek helâl olmaz.” (Buhârî, İlim, 37)

***

“Her kim bizim namazımızı kılar, kıblemize yönelir ve kurbanımızdan yerse Allah’ın ve Resûlü’nün ahit ve emânına sahip Müslüman odur. Sakın ahit ve emânı hususunda Allah’a hiyanet etmeyin.” (Buhârî, Salât, 28)

***

“Sizden biri, kıbleye yöneldiği zaman, ancak Yüce Rabb’ine yönelmiştir.” (Ebû Dâvûd, Salât, 22)

***

“(Ey Kâbe!) Sen ne güzelsin, kokun da ne güzel! Sen ne yücesin ve saygınlığın da ne yüce! Ama canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah nezdinde malıyla, kanıyla ve hakkında hüsn-i zan beslenmesiyle müminin hürmeti (dokunulmazlığı), senin hürmetinden daha büyüktür!” (İbn Mâce, Fiten, 2)

***

“Kâbe’yi tavaf, Safâ ile Merve arasında yapılan sa’y ve şeytan taşlama işi ancak Allah’ın hakkıyla anılması içindir.” (Ebû Dâvûd, Menâsik 50; Tirmizî, Hac, 64)

***

“Kâbe’yi tavaf etmek, namaz kılmak gibidir. Ancak tavafta konuşabilirsiniz. Kim tavaf esnasında konuşursa sadece hayır(lı şeyler) konuşsun.” (Tirmizî, Hac, 112; Dârimî, Menâsik, 32)

***

“Abdullah b. Sâib anlatıyor: Hacer-i Esved ile Rükn-i Yemâni arasında Rasûlullah’ın (s.a.v.) şöyle dua ederken işittim: “Rabbimiz bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru.” (Ebû Dâvud, Menâsik, 51)

***

“Vallahi kıyamet günü Allah Hacer-i Esved’i mahşer yerine getirecektir. Onun göreceği iki gözü, konuşacağı bir dili olacak ve kendisini hakkıyla selâmlayanlara şahitlik yapacaktır.” (Tirmizî, Hac, 113; İbn Mâce, Menâsik, 27)

***

“Hz. Ömer (ra) Hacer-Esved’e gelerek onu öpmüş ve “Biliyorum ki sen bir taşsın, ne bir fayda verirsin ne de zarar! Rasûlullah’ı (s.a.v.) seni öperken görmeseydim, seni öpmezdim” demiştir.” (Buharî, Hac, 50)

***

“Allah, İsmail’in anasına (Hacer’e) rahmet etsin! Şayet o, (suyun etrafını çevirmede) acele etmeseydi, zemzem, akan bir pınar olurdu.” (Buhârî, Ehâdîsü’l-enbiyâ, 9)

***

“O (Zemzem) gerçekten mübarektir ve doyurucudur.” (İbn Hanbel, V, 174; Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 132)

***

“Zemzem suyu ne amaçla içilirse o yararı sağlar.” (İbn Hanbel, III, 357; İbn Mâce, Menâsik, 78)

***

“İbn Abbâs (ra) anlatıyor: ‘Rasûlullah’a (s.a.v.) zemzem ikram ettim, ayakta içti.’” (Buhârî, Hac, 76, Eşribe, 16; Müslim, Eşribe, 117)

***

“Şüphesiz Safa ile Merve Allah’ın sembollerdendir.” Şu halde siz de Allah’ın başladığı şekilde sa’ye önce Safa Tepesi’nden başlayın.” (Nesai, Menâsikü’l-Hac, 163)

***

“Hac Arafat(ta bulunmak)tır.” (Nesâî, Menâsikü’l-hac, 203; Tirmizî, Hac, 57)

***

“Duaların en faziletlisi Arefe günü yapılan duadır. Benim ve benden önceki peygamberlerin söylediklerinin en faziletlisi de: ‘Tek olan Allah’tan başka ilah yoktur, O’nun hiç bir şekilde ortağı yoktur’ sözüdür.” (Muvatta’, Hac, 81)

***

“Yüce Allah’ın Arefe günü kullarını ateşten azad ettiği kadar fazla sayıda azad ettiği başka bir gün yoktur. Yüce Allah, o gün kullarına (rahmetiyle) yaklaşır ve onlarla meleklerine övünerek der ki: ‘(Bakın bakalım!) Bunlar ne istiyorlar?’” (İbn Mâce, Menâsik, 56.)

***

“Şeytan, Bedir günü dışında Arefe günü görüldüğünden daha hor ve hakir, daha zelil ve öfkeli hiçbir zaman görülmemiştir. Bunun sebebi de onun, rahmetin indirilişini, Allah’ın büyük günahları affedişini görmesidir.” (Muvatta’, Hac, 81)

***

“(Arafat dönüşü birisinin devesine şiddetle bağırıp vurduğunu işitince) Allah Rasulü (s.a.v.) şöyle buyurdu: ‘Ey insanlar, sakin olun! İyi- lik acelecilik değildir.’” (Buhârî, Hac, 94)

***

“Allah Rasulü (s.a.v.) (şeytana atılacak taşların büyük olmamasını hatırlattıktan sonra): ‘Ey insanlar! Dinde aşırılıktan sakının. Sizden öncekileri, dinde aşırılık helâk etmiştir!’ buyurdu.”

(İbn Mâce, Menâsik, 63; Nesâî, Menâsikü’l-Hac 217)

***

Rasulullah (s.a.v.): “Allah’ım, saçlarını kazıtanlara merhamet et!” diye dua etti. Sahâbe: “Kısaltanlara da dua etseniz ey Allah’ın Resûlü!” dediler. O, “Allah’ım, saçlarını kazıtanlara merhamet et!” buyurdu. Sahâbe: “Saçlarını kısaltanlara da dua etseniz ey Allah’ın Resûlü!” de- diler. Sonunda O: “Kısaltanlara da merhamet et!”diye dua etti.” (Buhârî, Hac, 127)

***

“Ramazan’da yapılan bir umre, (sevap bakımından) hacca denktir.” (Tirmizî, Hac, 95)

***

“Umre yapmak farz mı?” diye sorulunca Hz. Peygamber (s.a.v.): “Hayır, fakat umre yapmanız, (yapmamanızdan) daha faziletlidir.” buyurdu. (Tirmizî, Hac, 88)

***

“İki umre, aralarında işlenen günahlara kefarettir. Allah tarafından kabul gören haccın karşılığı ise cennettir.” (Buhârî, Umre, 1; Müslim, Hac, 437)

***

“Umre için izin isteyen Hz. Ömer’e Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle dedi: ‘Kardeşim! Duana bizi de kat ve bizi unutma!’” (Tirmizî, Deavât, 109; İbn Mâce, Menâsik, 5)

İslam ve İhsan

UMRE NEDİR NASIL YAPILIR?

Umre Nedir Nasıl Yapılır?

RAMAZAN AYINDA YAPILAN UMRENİN FAZİLETİ

Ramazan Ayında Yapılan Umrenin Fazileti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.