Haccı Mebrurun Şartı

Hacc-ı mebrur nedir? Amellerin faziletçe en üstünü hangisidir? Kadınlar için cihâdın faziletlisi nedir? Hacc-ı mebrûrun şartı veyahut alâmeti...

Ayet-i kerimede buyrulur:

- “Orada apaçık alâmetler, İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse (taarruzdan) emin olur. Ona bir yol bulabilenlerin (gücü yetenlerin) Beyti hac (ve ziyaret) etmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim küfrederse şüphesiz ki Allah âlemlerden ganî (müstağni)dir.” (Âl-i İmrân/97)

Rasûl-i Ekrem sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem buyurur. - “Kim hac (vazifesini) yapar da boş (ve fuhşa dair) söz etmezse anasından doğduğu gün (deki) gibi (günahsız olarak yurduna) döner.” (Buhâri)

AMELLERİN EN FAZİLETLİSİ HANGİSİDİR?

Gene buyurdular:

- “Haccediniz! Çünkü hac, suyun kiri yıkadığı gibi günahları arıtır. (et-Tergîb ve’t-Terhib)

Ebû Hüreyre radıyallahü anh anlatır, sallallahü aleyhi ve sellem efendimize;

- “Amellerin faziletçe en üstünü hangisidir?” diye sorulmuştu. Rasûl-i Ekrem hazretleri buyurdu:

-“Allah'a ve Rasûlü’ne imandır.” Sonra hangisidir, denildi.

- “Allah yolunda cihaddır.” Daha sonra hangisidir, denildi.

- “Hacc-ı mebrûrdur” buyurdu. (Buhâri)

KADINLAR İÇİN CİHÂDIN FAZİLETLİSİ NEDİR?

Mü’minlerin annesi Aişe radıyallahü anha, Rasûl-i Ekrem efendimize hitaben şöyle demişdi:

- “Ey Allah'ın Rasûl-i, biz kadınlar, cihadı, faziletçe işlerin en üstünü görüyoruz. Biz de cihad edemez miyiz?”

Rasûl-i Ekrem -sallallahü aleyhi ve sellem-:

-“Sizin için cihâdın faziletlisi hacc-ı mebrurdur.” buyurdu.

Hasan Basrî hazretleri şöyle der:

- Melekler hacıları karşılarlar. Deve üzerinde gelenleri selâmlar, at ve merkeb üstünde gelenlerle musâfaha ederler, yaya olarak gelenlerle de kucaklaşırlar.

Allah ondan razı olsun, Dekkâk radıyallah anh’ın rivayetine göre sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşdur:

- “Hangi Müslüman olursa olsun, sırf Allah yolunda savaşmak maksadıyla evden çıkar da daha harbe girmeden herhangi bir sûretle ölürse o şehiddir. Yine hangi Müslüman olursa olsun sırf hac ibadetini edâ etmek ve Kâbetullah’ı ziyaretde bulunmak maksadıyla evinden çıkar da, daha Kabe’ye varmadan ölürse Allah onu mutlaka cennete koyar.”

HACC-I MEBRÛRUN ALÂMETİ NEDİR?

Hacc-ı mebrûrun alâmeti; Hacının Kabe’den, dünyayı terkederek, ahirete rağbetle dönmesidir. Hacc-ı mebrûrdan dönen kişinin günahları affedilir, duası müstecabdır. Bu sebeble, hacdan dönen kişinin duasına mazhar olmak için çaba sarfetmek ve ondan günahların affı için dua etmesini istemek müstehabdır.

Hac etmek, malî vaziyeti müsaid ve buluğ yaşına giren ve aklî dengesi yerinde olan her Müslümana farzdır. İhmâl edildiğinde cezası vardır. Herhangi bir kimse haccın edâsını ihmâl ederse, sonra zaman gelir fakir ve yahud yaşlanıp hasta düşerse gene farz olan haccı ifâ etmek zorundadır.

Kişinin ömründe bir defa hac etmesi farzdır. Tekrar tekrar etmek ise müstehâbdır ve sevabı çok büyükdür. Hac hem mâlî hem bedenî bir ibadet olması bakımından pek faziletli bir ibâdetdir. Hacda Cenâb-ı Hakk’ın rızâsı vardır. Sonra hacda, bütün dünyadan kopup gelen Müslümanlar arasında meveddet, sevgi, samîmiyet zuhur eder, pek güzel kaynaşmalar olur. Zâhiren lisanları, ırkları, örf ve âdetleri ayrıdır ama kalbleri Allah'ın aşkıyla doludur. Bu sebeble birbirlerine karşı sevgileri çokdur. Birbirlerinin haklarına, hukuklarına saygılıdırlar. Sonra huşu ve tevazu üzere hac edenler, kendilerini Cenab-ı Hakk’ın huzurunda bilirler, edeblerini muhafaza etdikleri kadar, tefekkür kabiliyetleri artar ve dâimî Cenab-ı Hakk’ın huzurunda olmuş olurlar.

Cenab-ı Hak hac edenlerin kalblerini açar, gönüllerine zenginlik verir. Dikkat edersek bugün memleketimizde hayır işlerini yürütenler mükerreren hacca gidenlerdir.

Kaynak: Sâdık Dânâ, Sohbet, 448. Sayı

İslam ve İhsan

HAC NASIL YAPILIR?

Hac Nasıl Yapılır?

PEYGAMBERİMİZ KAÇ KERE HACCA GİTTİ?

Peygamberimiz Kaç Kere Hacca Gitti?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.