Haccın Rükünleri Nedir?

Haccın rükünleri kaç tanedir ve nelerdir? Haccın rükünlerinin uygulanışı...

Haccın rükünleri, biri Arafat’ta Vakfe, diğeri de ziyaret tavafı olmak üzere ikidir.

HACCIN RÜKÜNLERİ

  1. Arafat’ta Vakfe

Vakfe, bir yerde kısa da olsa durmak demektir.

Haccın en önemli rüknü Arafat vakfesidir. Peygamberimiz,

“Hac, Arafat’tan ibarettir” (Tirmizî, “Tefsîru’l-Kur’ân”, 3, Ebû Dâvûd, “Menâsik”, İbn Mâce, “Menâsik”, 57.) buyurmuştur.

Arafat Vakfesinin Yeri

Arafat bölgesinin “Urene Vâdisi hariç” her yerinde vakfe yapılabilir.

Arafat’ta bulunan “Nemire” Mescidinin bir bölümü (Kuzey batı kısmı) de vakfe yerinin dışındadır.

Arafat Vakfesinin Zamanı

Vakfenin zamanı, Zilhicce’nin 9’uncu Arefe günü Zeval vaktinden bayramın birinci günü fecr-i sadık yani tan yerinin ağarmaya başladığı ana kadardır. Bu süre içinde Arafat’ın Urena vadisi hariç, herhangi bir yerinde ister vakfeye niyet etsin, ister etmesin, ister bilerek, ister bilmeyerek, ister uyanık, ister uyuyarak, ister ayık ister baygın her ne suretle olursa olsun bir an bile olsa bulunan kimse farz olan vakfeyi yapmış olur. Arafat’ta böyle süresi içerisinde kısa bir zaman da olsa bulunmakla, oradan ister yürüyerek, ister vasıta ile geçmiş olmak arasında bir fark yoktur.

Arefe günü zevalden itibaren bayramın birinci günü, tan yeri ağarmadan önce, Arafat’ta kısa da olsa bir süre bulunamayan kimse hacca yetişmemiş olur. Daha sonra yeniden hac yapması gerekir.

Arafat vakfesinin güneş batıncaya kadar devam etmesi vacibdir.

Arafat’ta Vakfenin Sünnetleri

  1. Terviye günü yani Zilhicce’nin 8’inci günü Mina’ya gitmek ve orada Arefe günü tan yeri ağarıncaya kadar beklemek. Güneş doğduktan sonra buradan Arafat’a hareket etmek. Bu sünneti bugün imkânsızlık yüzünden herkes yapamamaktadır.
  2. Arafat’taki Nemire Mescidinde öğle namazından önce imamın —Cumada olduğu gibi— iki hutbe okuması.
  3. Sonra öğle ve ikindi namazlarını bir ezan ve iki kametle öğle vaktinde birlikte kılmak. Buna cem’i takdim denir.
  4. Zeval vaktinden sonra mümkün olursa —ki pek çoğu için değildir— gusletmek.

Bu sünneti yapacağım diye başkalarını rahatsız etmek doğru değildir.

  1. Vakfe esnasında abdestli bulunmak.
  2. Oruçlu olmamak.
  3. Vakfeyi, mümkün olursa Cebel-i Rahme denilen tepenin yakınında yapmak.
  4. Arafat’ta bulunulduğu sürece telbiye, tekbir, tehlil, salavat ve istiğfarda bulunmak, Kur’an okumak ve namaz kılmak.
  5. Kendisi, anne ve babası ile tüm Müminler için dua etmek ve istiğfarda bulunmak.
  6. Vakfeyi namazın peşinde yapmak. Vakfe yapılırken ayakta olmak oturmaktan daha faziletlidir.
  7. Vakfeyi kıbleye dönerek yapmak.
  8. Zeval’den önce Arafat’ta bulunmak.

Arafat’ta Öğle ile İkindi Namazlarının Cem’i Takdim ile Kılınması

Arefe günü, Arafat’ta öğle ve ikindi namazlarını öğle vaktinde birleştirerek kılmak sünnettir.

İmam-ı A’zam Ebû Hanîfe’ye göre öğle ve ikindi namazlarının öğle vaktinde bir arada kılınabilmesi için:

  1. Arefe günü hac için ihramlı olarak Arafat’ta bulunmak.
  2. Mescid-i Nemire’de imam ile kılmak şarttır.

Buna göre öğle ve ikindiyi bulundukları çadırlarda kılanlar, ister cemaatle kılsınlar, isterse yalnız olarak kılsınlar cem’i takdim yapamazlar, her namazı vaktinde kılmaları gerekir.

Şafii, Maliki ve Hanbeli mezhepleriyle Hanefi mezhebinden İmam Ebû Yûsuf ve Muhammed’e göre ise Arefe günü hac için ihramlı olanların Arafat’ta öğle ve ikindi namazlarını ister Nemire mescidinde, ister çadırlarda, ister cemaat ile isterse yalnız kılsınlar, cem’i takdim ile kılmaları sünnettir. Bugünkü uygulama da buna göredir.

Bu namazlar birlikte kılınırken ezan okunur. Önce öğle namazının ilk sünneti kılınır. Sonra kamet getirilir, öğlenin farzı kılınır, sonra ara vermeden tekrar kamet getirilerek ikindinin farzı kılınır. İkindi için ayrıca ezan okunmaz ve iki farz arasında da sünnet kılınmaz. Böylece öğlenin son sünneti ile ikindinin sünneti terk edilmiş olur.

  1. Tavaf

Hacer-i Esved’in hizasından başlayarak Kâbe’yi sola almak suretiyle, yedi defa Kâbe etrafında dönmek demektir. Her dönüşüne “şavt” denir. Yedi şavt bir tavaftır.

Tavafın Çeşitleri

Hacda meşru olan üç türlü tavaf vardır:

  1. Kudûm Tavafı: Mekke’ye geliş tavafı demektir. Bu tavaf sünnettir.

İfrad veya kıran haccı yapmaya niyet edip ihrama giren kimse Arafat’ta vakfeden önce Mekke’ye gelir gelmez Kudûm tavafı yapar.

Mekkeliler, mikat sınırları içinden hacca gelenler, yalnız umre veya temettû haccı yapanlar, ifrad haccı yaptıkları hâlde Mekke’ye uğramadan doğrudan Arafat’a çıkanlar ile özel hâlleri sebebiyle Kudûm tavafını yapmaya vakit bulamadan Arafat’a çıkan kadınların, Kudûm tavafı yapmaları gerekmez.

Kudûm tavafının vakti, Mekke’ye gelindiği andan, Arafat’ta vakfe yapılıncaya kadar olan süredir. Arafat vakfesinin yapılması ile Kudûm tavafının vakti son bulur.

  1. Ziyaret Tavafı: Haccın iki rüknünden biri olan farz tavaf budur, bu tavaf yapılmadıkça hac tamam olmaz.

Ziyaret tavafının vakti, Arafat vakfesinden sonra kurban bayramının ilk günü fecr-i sadıktan başlayarak ömrün sonuna kadar olan zamandır.

Ancak İmam-ı A’zam Ebû Hanîfe’ye göre ziyaret tavafının kurban kesme günlerinde yani bayramın üçüncü günü güneş batıncaya kadar yapılması vacibdir. Bundan sonraya bırakılacak olursa ceza kurbanı gerekir.

İmam Ebû Yûsuf ve Muhammed’e göre ziyaret tavafının kurban kesme günlerinde yapılması vacib değil, sünnettir. Mazeretsiz daha sonraya bırakılması mekruh olup, ceza gerekmez.

  1. Veda Tavafı: Âfâkiler için haccın son görevidir. Hacdan sonra ülkelerine dönecek hacıların Mekke’den ayrılmadan Veda Tavafı yapmaları vacibdir. Buna “Sader Tavafı” da denir.

Mikat sınırları içinde Mekke ve harem bölgesinde oturanlar ile yalnız umre yapmış olanlara vacib değildir.

Ayrıca Veda tavafını yapmadan âdet gören ve temizlenmeden Mekke’den ayrılan kadınlardan Veda tavafı düşer.

Veda tavafı, ziyaret tavafından sonra yapılır. Ziyaret tavafından sonra yapılan her tavaf veda tavafı sayılır. Mekke’den ayrılıp mikat sınırları dışına çıkmadıkça vakti sona ermez.

Mekke’den ayrıldığı hâlde mikat sınırını geçmemiş olan kimse Mekke’ye döner ve veda tavafını yapar.

Şayet mikat sınırını dışarıya çıkmış olursa, dönmesi gerekmez. Ceza kurbanı keser. Fakat mikat dışına çıktığı için, ihramlı olarak geri dönüp, umre yaptıktan sonra veda tavafını yapacak olursa, ceza kurbanı gerekmez.

Veda tavafını yaptıktan sonra Harem-i Şerife girip namaz kılmakta veya tavaf yapmakta bir sakınca yoktur. Bu durumda en son yapılan tavaf veda tavafı olur.

Tavafın Sahih Olmasının Şartları

  1. Niyet, niyetsiz yapılan tavaf sahih değildir. Ancak tavafın çeşidini (kudûm, ziyaret veya veda tavafı gibi) tayin etmek gerekli olmayıp, mutlak tavaf niyeti yeterlidir.
  2. Tavafı, Harem-i Şerif’in içinde ve Kâbe’nin etrafında yapmak.

Mescidin dışında dolaşmak tavaf sayılmaz.

  1. Şavtların çoğunu, yani en az dördünü yapmış olmak.

Yediye tamamlamak farz değil vacibdir. Fakat dört şavttan sonra eksik kalan her şavt için ceza gerekir.

Sünnet ve nafile tavaflarda ceza gerekmez.

  1. Hacla ilgili tavafların her birini belirlenmiş olan zamanlarında yapmak.

Tavafın Vacipleri

  1. Abdestli olmak: Abdestsiz tavaf eden kimse Mekke’de olduğu sürece tavafı iade eder. Böylece eksiğini tamamlamış olur.

Ziyaret tavafını abdestsiz olarak yapmış olan kimse, bayram günlerinde onu iade ederse ceza gerekmez. Şayet ziyaret tavafını bayram günleri dışında iade ederse Ebû Hanîfe’ye göre ceza kurbanı gerekir. Eğer abdestsiz olarak yaptığı ziyaret tavafını abdestli olarak iade etmeden memleketine dönerse yine ceza kurbanı kesmesi gerekir.

  1. Setr-i avret: Kadın ve erkek için namazda örtülmesi vacib olan avret yerlerini örtmek.

Farz ve vacib tavaflarda avret sayılan organlardan birinin dörtte biri veya daha çoğu açılacak olursa ceza kurbanı gerekir. Dörtte birinin azında ise bir şey gerekmez. Diğer tavaflarda sadaka yeterli olur.

  1. Tavaf esnasında Kâbe’yi sol tarafına alarak yürümek.
  2. Tavafa Hacer-i Esved veya hizasından başlamak.
  3. Tavafı hatimin dışından dolaşarak yapmak. Çünkü hatim de Kâbe’dendir.
  4. Ziyaret, umre ve veda tavaflarını yedi şavta tamamlamak.
  5. Tavafı, mazereti yoksa yürüyerek yapmak: Hastalık veya yaşlılık gibi bir mazeret sebebiyle yürüyerek tavaf edemeyenler tahtırevana binerek tavaf ederler.
  6. Tavaf namazı kılmak: Tavafın hangi çeşidi olursa olsun sonunda iki rekât tavaf namazı kılmak.

Tavafın bu vaciblerinden biri mazeretsiz terk edilirse tavaf sahihtir, fakat ceza gerekir. Tavaf yeniden yapılacak olursa ceza düşer.

Tavafın Sünnetleri

  1. Tavafta, namazda olduğu gibi beden veya elbisede namaza mani olacak pislik bulunmamak.
  2. Tavafa başlarken Hacer-i Esved veya hizasına Rükn-i Yemani yönünden gelmek.
  3. Hacer-i Esved’i istilam etmek.

Rükn-i Yemani de aynı şekilde istilam edilir, fakat öpülmez. El sürerek istilam için yaklaşılamadığı takdirde uzaktan işaretle istilam gerekmez. Bu sünnet değil, müstehabdır. Diğer rükünlerde istilam yoktur.

  1. Iztıba’ yapmak. Iztıba’, belden yukarı sarılan ihramın bir ucunu sağ koltuk altından geçirip sol omuz üzerine atarak sağ omuz ve kolu açık bırakmaktır.

Remel yapılması gereken tavafların bütün şavtlarında ıztıba sünnettir. Tavaf bitince omuz örtülür. Tavaf namazı omuz örtülü olarak kılınır.

  1. Tavafın bütün şavtlarını ara vermeden peş peşe yapmak.

Tavaf yapılırken vakit namazı için kamet yapılır yahut abdest bozulur veya tavafı bırakmayı gerektiren başka bir mazeret çıkarsa, tavaf olduğu yerde bırakılır, namaz kılındıktan, abdest alındıktan veya mazeret sona erdikten sonra kalan kısmı tamamlanır.

  1. Erkekler mümkün olduğu kadar Kâbe’ye yaklaşmak, kadınlar ise erkekler arasına karışmayacak bir tarzda tavaf etmek.

Tavafın sünnetlerinin mazeretsiz terki mekruhtur. Başkaca bir ceza gerekmez.

Tavafın Yapılışı

Hangi tavaf yapılacaksa ona niyet edilir ve Rükn-i Yemani tarafından Hacer-i Esved’e veya hizasına gelinir. Tekbir ve tehlil getirilerek Hacer-i Esved öpülür veya karşısında istilam edilir ve dua edilerek tavafa başlanır. Her şavtın başında Hacer-i Esved istilam edildikten sonra dua tekrarlanır.

Yedi şavt tamamlanınca yer varsa Makam-ı İbrahim’de, yer yoksa herhangi bir yerde iki rekât tavaf namazı kılınır ve sonunda da dua yapılır.

Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet

İslam ve İhsan

HAC NEDİR?

Hac Nedir?

HAC NASIL YAPILIR?

Hac Nasıl Yapılır?

HAC İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Hac ile İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.