Hacıların Yurda Dönüşleri Sürüyor

Kutsal topraklarda hac ibadetini tamamlayarak yurda dönen hacılar, İstanbul Havalimanı'nda yakınları tarafından karşılandı.

THY ve Suudi Arabistan'a ait havayolu şirketiyle hacı kafilesini taşıyan uçaklar, İstanbul Havalimanı'na indi.

Terminalde pasaport işlemlerini tamamlayan hacılar, İstanbul Havalimanı Dış Hatlar Geliş Terminali'nin kapısında aileleri ve yakınlarınca karşılandı.

Hacılar yakınları ile uzun süre kucaklaşarak sevinç gözyaşı döktü.

"Gitmeye niyetli olanlara tavsiyem gençken gitsinler"

Hacılardan Mücahit Demirhan, hacı olmanın çok güzel bir duygu olduğunu belirterek, "Hem sevinçliyiz hem de buruğuz. Oradan ayrılmak da kolay değil ama ülkemizi de çok seviyoruz. Burayı da çok özledik. Çok kalabalıktı. Nasip oldu genç yaşta gittik." diye konuştu.

İrfan Fırat da hac vazifesini yerine getirmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi.

Türkiye'ye döndüğü için de sevinçli olduğunu aktaran Fırat, şöyle devam etti:

"Şimdi şükür namazımızı da kılacağız. Kazasız belasız yapıp geldik. Gayet güzel geçti. Hava biraz sıcaktı. 40 derece civarındaydı. İki defa umreye gittim, bu sefer de hacca gittik. Hac biraz daha yorucu. Günler hep belli. Müzdelife olsun, şeytan taşlama olsun... Bunların hepsini sırayla yaptığında yorucu oluyor. Yürüme mesafesi çok fazla. 35 bin adım attığımız zamanlar oldu. Hacca gitmeye niyetli olanlara tavsiyem gençken gitsinler. O zaman ibadetlerini çok iyi yaparlar."

Necmiye Elmaslı ise hacda herkes için dualar ettiklerini ifade ederek, "Herkese dualarımızı yolladık. Vazifemizi yapıp Türkiye'ye döndük. Kızım, yeğenlerim, kardeşlerim karşıladı." dedi.

Hasibe Yalın da hac ibadetinin çok güzel geçtiğini anlattı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.