Hâdî Ne Demektir?

Hâdî ne demektir? Kısaca anlamı nedir? Kuran'da geçiyor mu?

Doğru yolu göstermek, irşâd etmek, doğru yola gitmek anlamındaki "h-d-y" kökünden türeyen hâdî (çoğulu hüdât), yol gösteren, rehber, mürşit demektir. Allah'ın sıfatı olarak hâdî; lütfu ile kullarına hidâyet eden, kurtuluşa götüren ve doğru yolu gösteren demektir.

Allah'ın insanlara hidâyeti 4 şekilde olur: a) Her mükellef insana akıl, kabiliyet, anlayış ve zarurî bilgiler vermesiyle: "(Musa), `Rabbimiz, her şeye yaratılışını veren sonra ona doğru yolu gösterendir,' dedi. (hedâ)" (Tâ-hâ, 20/50) âyetinde geçen "hidâyet" bu anlamdadır. b) Gönderdiği peygamberler ve indirdiği kitaplar vasıtasıyla insanlara doğru yolu göstermesiyle: "Onları (peygamberleri) emrimizle doğru yolu gösteren önderler yaptık..." (Enbiyâ, 21/73) âyetinde geçen "hidâyet" bu anlamdadır. c) Doğru yola gelmek isteyeni bu isteğinde muvaffak kılmasıyla: "Hidâyete erenlere gelince Allah onların hidâyetlerini arttırmış ve onlara takvalarını vermiştir." (Muhammed, 47/17), "...Kim Allah'a îman ederse, Allah onun kalbine hidâyet eder..." (Teğâbün, 64/11) âyetlerindeki "hidâyet" bu anlamdadır. d) Âhirette cennete koymasıyla: "Onlara (Allah yolunda savaşanlara) hidâyet edecek ve durumlarını düzeltecek, onları (dünyada iken) kendilerine tarif ettiği cennete sokacaktır." (Muhammed, 47/5-6), "(Cennet halkı)... lütfedip bizi buraya getiren (hedana) Allah'a hamd olsun, Allah bize hidâyet etmeseydi biz hidâyete eremezdik... (derler)" (A'râf, 7/43) âyetlerindeki "hidâyet" bu anlamdadır.

Bu dört hidâyet sırasıyla birbirine bağlıdır; birincisi olmadan ikincisi, ikincisi olmadan üçüncüsü, üçüncüsü olmadan da dördüncüsü hasıl olmaz. Dördüncü varsa ilk üçü, üçüncü varsa ilk ikisi önceden var demektir.

Gerçek anlamda hâdî Allah'tır. Mecâzî anlamda insan için de hâdî denilmiştir. Kur'ân'da "hâdî" ismi özellikle Peygamberler ve Allah için kullanılmıştır. "Her toplumun bir hâdî'si vardır." (Ra'd, 13/7)

Allah'ın sıfatı olarak hâdî iki âyette geçmiştir: "...Gerçekten Allah, îman eden kimseleri doğru yola mutlaka iletendir." (hâdî) (Hac, 22/54); "Yol gösterici (hâdî) ve yardım edici (nasîr) olarak Allah yeter." (Furkân, 25/31).

Allah'ın hidâyet etmesi Kur'ân'da daha çok "hedâ-yehdî" fiiliyle ifâde edilmiştir. "Allah kime hidâyet ederse doğru yolu bulan odur..." gerçeği birçok âyette vurgulanmıştır (bk. A'râf, 7/178; İsrâ, 17/97; Kehf, 18/17); "Allah kime doğru yolu gösterirse artık onu saptıran olmaz..." (Zümer, 39/37). Allah, kimi de saptırırsa onun için doğru yolu gösteren, (A'râf, 7/186), dost, mürşid (Kehf, 18/17) ve yardımcı (Nahl, 16/37) yoktur. "Allah, dilediğini doğru yola iletir..." (Bakara, 2/213), "dilediğini de sapıtır..." (İbrahim, 14/4).

Allah'ın hidâyeti veya saptırması keyfi değil bir bilgiye, hikmete ve insanların davranışlarına göredir. Çünkü Allah âdildir, zâlim değildir. Kur'ân'da kimlere hidâyet ettiğini, kimlere etmediğini bildirmiştir. Mesela fâsıklara, zalimlere, kâfirlere (Bakara, 2/26, 258, 264), yalancı nankörlere (Zümer, 39/3), müşriklere (Mü'min, 40/28) hidâyet etmez. Ancak "kendisine yönelenlere hidâyet eder." (Ra'd, 13/27). Allah, yolundan sapanı da hidâyete ereni de bilir (Nahl, 16/125).

İslam ve İhsan

EL-HADİ NE DEMEK?

El-hadi Ne Demek?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.