Hadis İlminin Önemi Nedir?

Hadis ve sünnet Kur'an'dan sonra İslam’ın ikinci kaynağıdır. Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) hadislerinin dinimiz İslam açısından ifade ettiği anlam ve önemi şu şekilde açıklayabiliriz...

  • Hadis, Kur'an-ı Kerim ayetlerine uygun olarak gelip onları te'yid eder.

Mesela Kur'an-ı Kerim'de: "Ey iman edenler, mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin" [1] buyurulmuş, buna uygun olarak Hazreti Peygamber de kendi rızası olmadan bir Müslümanın malının başkasına helal olmayacağını ifade etmişlerdir.

  • Hadis, Kur'an-ı Kerim'i açıklar.

Mesela Kur'an-ı Kerim'de namazın farz olduğu bildirilmiş ancak kaç vakit kılınacağı, kaç rekât olacağı ve hangi şekiller dahilinde kılınacağı belirtilmemişti. Bu konuda bilgi almak isteyen sahabeye Hazreti Peygamber; "Beni namaz kılarken nasıl görüyorsanız öyle kılınız" buyurarak kendi uygulamasıyla bu konuda ki kapalılığı açıklığa kavuşturmuştur. Hac ve zekâtla ilgili olarak, onların nasıl îfa edileceğini açıklayan hadisler de böyledir.

  • Hadisler Kur'an-ı Kerim'de olmayan hükümler koyar.

Mesela, denizden çıkan ölü balığın yenilebileceği, katır, ehlî eşek, arslan, kaplan fil, kurt, maymun, köpek gibi hayvanlarla, doğan, şahin, atmaca, kartal gibi yırtıcı kuşların etlerini yemenin haram olduğu hükmü, Kur'an-ı Kerim'de belirtilmediği halde hadislerden çıkartılmıştır.

  • Hadisler dinî yönden olduğu kadar İslam kültür tarihi açısından da son derece önemlidirler.

Onbinlerle ifade edilen hadis malzemesi ve bunları bir araya getiren muazzam hadis külliyatı İslam toplumunun dînî, siyasî, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişiminin takip edilebilmesi açısından, çok zengin bir kaynak teşkil ederler.

Bu kaynak, İslam’dan önce ve İslam’ın ilk devirlerinde yaşayan insan topluluklarının örf, adet, hayat tarzları hakkında bilgi vermesi bakımından büyük öneme sahiptir.

[1] Nisâ, 29

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.