Hadis ve Sünnetin Anlamı

Hadisleri

Güzel dinimizin iki temel kaynağı vardır. Bunlar yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîm ve Peygamber Efendimiz’in Sünneti’dir. Ashâbtı kiram, İslâm dinini, Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Peygamber’in şahsı ve onun sözlü veya fiilî tebliğ ve talimatı demek olan sünnetinden meydana gelen bir bütün olarak tanıdı.

Hz. Peygamber’in vefatından sonra İslâm dini, Kitap ve Sünnet’in ortaya koyduğu esaslar çerçevesinde anlaşıldı ve yaşanmaya çalışıldı.

Daha ilk halîfe Hz. Ebû Bekir zamanında Kur’an âyetleri bir araya toplandı. Bizzat Hz. Peygamber’in izniyle kendi devrinde başlayan sünneti ezberleme ve yazarak derleme çalışmaları ise, zaman içinde giderek hız ve yaygınlık kazandı. İlk bir buçuk asırda tamamen yazılı hale getirilmiş olan sünnet bilgi ve belgeleri, ikinci ve özellikle üçüncü hicrî yüzyılda büyük hadis kitaplarında toplandı. Bugün bizim hadis kitaplarında gördüğümüz bu yazılı metinler, birer sünnet belgesi olarak hadis adıyla anılageldi.

HADİSİN TERİM ANLAMI

Hz. Peygamber’in sözü, fiili, ashabının yaptığını görüp de reddetmediği davranışlar (takrir) ve onun yaratılışı veya huyu ile ilgili her türlü bilgi demektir. Hadis, Hz. Peygamber’i dinleyen sahâbîden başlayarak onu rivayet edenlerin adlarının yazılı olduğu sened ile Hz. Peygamber’in söz, fiil veya takrîritnin yazıldığı metinden meydana gelir. Yani hadis deyince, sened ve metinden oluşan bir yazılı yapı anlaşılır. Ancak Riyâzü’s-sâlihîn’de hadis metinlerinin kolay okunup öğrenilmesi için sahâbî dışındaki râviler yâni sened kısmı müellif tarafından çıkarılmıştır.

Hadis İlmi iki ana bölüme ayrılır:

RİVÂYETÜ'L-HADİS İLMİ

Hz.Peygamber’in sözü, fiili,takriri, halleri ve bunların rivayet ve zabt edilişi ile alâkalı bir bilim dalıdır. Hadis metint t lerini ihtiva eden kitaplar, bu dala ait kaynaklardır. Bu ilim dalı “hadis naklinde hatadan uzak kalma” temeli üzerinde yapılmış çalışmaları yansıtır.

DİRAYETÜ'L HADİS İLMİ

Hadis Istılahları İlmi diye de anılır. Hadisin yapısını meydana getiren sened ve metni anlamaya imkân veren birtakım kaideler ilmidir. Bu kaideler yardımıyla bir hadisi kabul veya reddetmek mümkün olur. Hadis usûlü ile ilgili eserler bu ilmin kaynaklarıdır.

Bu ilmin hedefi, Hz. Peygamber’in hadislerini başka sözlerle karışt t tırılmaktan, değiştirilmekten, bozulmaktan ve iftiraya uğramaktan ilmî yollarla korumaktır. Hz. Peygamber’e nisbet edilen sözün gerçekten ona ait olup olmadığı bu ilmin kurallarıyla anlaşılır.

Hadis ilminin gayesi, rivayetlerin sahih ve doğru olanlarını sahih ve doğru olmayanlarından ayırmaktır. Bir başka ifade ile Hz. Peygamber’in söylemediği bir sözü ona söyletmemek, yapmadığı bir işi ona yaptırmat t mak, yani sünneti aslî berraklığı içinde korumaktır.

Her iki dalıyla birlikte hadis ilminin gelişmesi, “Hz. Peygamber’e yalan isnad etmeme dikkati ve “tebliğ görevi” nin yerine getirilmesi sayesinde gerçekleşmiştir. Bu konuda ilk ve en değerli gayret, sevgili Peygamberimiz’in en hayırlı nesil olarak takdir ve takdim buyurduğu ashâbtı kirâm’a aittir. Rivayetü’lthadîs ilminin kurucuları oldukları gibi, dirâyetü’lthadîs ilminin temellerini atanlar da onlardır. Allah kendilerint t den razı olsun.

Ashâb. sahâbî kelimesinin çoğuludur. Sahâbî, müslüman olarak Hz. Peygamber’! gören ve o iman üzere ölen kimseye denir. Herhangi bir sahâbî ile görüşme imkânı bulan kimseye de tabiî adı verilir.

SÜNNETİN ANLAMI NEDİR?

Sünnet, sözlükte yol demektir. Yolun iyisine de kötüsüne de sünnet denir. Yalın halde söylendiği zaman “güzel yol” anlamındadır. Kur’ântı Kerîm’de bu kelime, devamlı âdet, kâinatın düzeninde geçerli olan tabiî kanunlar, gidilen yol gibi anlamlarda kullanılır. Bir de sünnetullah terimi vardır. Bu, Allah’ın koyduğu kurallar, toplumların hayatlarında görülen ilerleme, gerileme ve hatta yok olmada geçerli olan ilâhî kanunlar det t mektir.

Terim olarak sünnet, söz, fiil ve takrirleri ile Hz. Peygamber’in İslâm’ı yaşayarak yorumlaması demektir. Bu anlamda sünnet, hadisten daha kapsamlıdır. Nitekim “Size iki şey bırakıyorum. Onlara sıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız: Allah’ın kitabı ve Resûlü’nün sünneti..” (Mâlik, Muvatta’, Kader 3) hadisinde bu anlam açıkça görülmekt t tedir. Hz. Peygamber’e nisbet edilen her şeyin yazılı metni mânasında hadis, günümüzde sünnet yerine de kullanılmaktadır. Artık bugün hadis deyince sünnet, sünnet deyince hadis anlaşılmaktadır. Sünnetin çoğulu sünen olduğu gibi Hz. Peygamber’in söz, fiil ve takrirlerine ait hadisleri içeren kitaplardan bir kısmının adı da Sünen’dir.

KUR'ÂN-I KERİM'DEN SONRAKİ İKİNCİ DELİL

Başlangıçta hadisin, Hz. Peygamber’in sözlerini, sünnetin ise, fiil ve uygulamalarını ifade etmek için kullanılması, hadisi sünnetten ayrı düşünmek için yeterli değildir. Bu birlik, sünnete, kendine ait olmayan bir unsuru yamamak, ona kendisinden olmayan bir şeyi katmak mânasına asla gelmez. Bu yöndeki müsteşrik iddialarına kulak asmamak gerekir. Zaten sünnet, hadis kitaplarında gördüğümüz hadis metinleri değil, onların ifade ettiği mânalardır.

Sünnet, Kur’ân’ın açıklayıcısı olduğu için Kur’ân-ı Kerîm’den hemen sonraki ikinci delildir. Kur’an, okunan vahiy; sünnet, rivayet olunan vahiy (Şafiî, Risale, s 91 92); hadis ise, “rivayet edilen sünnet” (Kâsımî, Kauâidü’t-tahdîs. s. 35t38; Cezâirî, reucîhü’ntnazar, s. 2) demektir. Hadis kitaplarımız, rivayet olunan vahiy demek olan sünnetin yazılı belgeleri ile doludur. Bu belgelerin niteliklerine göre farklı ve özel terimt t lerle ifade edilmesi ve değişik hükümlere bağlanması ilmî bir meseledir. Bu nitelikleri ve terimleri Hadis Usûlü İlmi tayin ve tesbit etmektedir.

Kaynak: Riyazüs Salihin,  Erkam Yayınları