Hadislerde Kıyamet Alametleri

Kıyamet alametleri nelerdir? Osman Nuri Topbaş Hocaefendi, kıyamet alametlerini açıklıyor.

KIYAMET ALAMETLERİ

Hadislerde kıyamet alâmetleri şöyle haber veriliyor:

  • Hz. Muhammed’in (s.a.v.) gelişi ve O’nunla peygamberliğin sona ermesi.
  • Gerçek ilmin ve ilim adamlarının ortadan kalkması,
  • cehaletin artması,
  • şarap içme ve zinanın açıkça yapılır olması,
  • ehliyetsiz insanların söz sahibi olması,
  • adam öldürme olaylarının artması,
  • dünya malının bollaşması,
  • zekât verecek fakirin bulunmaması vb. olaylar kıyametin küçük alametlerinin bazılarıdır. (Bk. Buhari, Tefsir, 79; Hudud, 20, Fiten, 25; Tirmizi, Fiten, 34; İbn Mace, Fiten, 25; Ebu Davud, Sünnet, 15.)
  1. Kıyamete yaklaştıkça gerçek âlimler kalmayacak, insanları yanlış yönlendiren cahil ve kötü ahlâklı kimseler âlimlerin yerini alacak.
  2. Çok basit ve önemsiz sebeplerle insan öldürmeler artacak.
  3. İnsanların hak ve hukuku gözetilmez hâle gelecek.
  4. Kazancın haram yoldan mı yoksa helal yoldan mı geldiğine bakılmayacak.
  5. Ana babaya hürmet ve itaat etmek yerine karşı çıkılmaya ve isyan edilmeye başlanacak.
  6. Ölçü ve tartılarda hile yapılacak, sahte ve suni (yapay) ürünler gerçek diye satılacak.
  7. Herkes bundan şikâyetçi olacak ama insanlar yine de bunu yapmaktan vazgeçmeyecek.
  8. İnsanlara merhamet edilmeyecek, merhamete muhtaç insanları kimse umursamayacak.
  9. Kimse büyüklere hürmet göstermeyecek, onların nasihatlerini dinlemeyecek.
  10. Kumar ve şans oyunlarının her türlüsü çok yaygınlaşacak.
  11. İnsanlar zamanın nasıl akıp gittiğini fark edemeyecek. Bir gün bir saat, bir ay bir hafta, bir yıl bir ay gibi çabucak gelip geçiverecek. (Tirmizi, Zühd, 24.)

Her şeyde israf alabildiğince artacak. İnsanlar, sonsuz âhiret nimetleri ve mutluluğu yerine geçici dünya nimetlerini tercih eder hale gelecek.

İslam ve İhsan

KIYAMET ALAMETLERİ

Kıyamet Alametleri

KIYAMET NE ZAMAN KOPACAK?

Kıyamet Ne Zaman Kopacak?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.