Hafız Hasan Şen Kimdir?

Ardında beş binden fazla hafız bırakarak vefat eden Hafız Hasan Şen kimdir?’

“Bir Devrin Efendisi Hafız Hasan Şen” adıyla İlhan Akın tarafından yayınlanan kitap hikâye üslubuyla bu yüzyılda yapılan Kuran hafızlık eğitimin bilinmeyen yönlerini anlatır. Hasan Şen (1894-1982) yıllarında yaşayan Kıraat-ı Aşere ve Takrib hocası hafız bir hoca efendidir. Osmanlı’dan Cumhuriyete geçişin sancılı döneminin bütün taşları yerlerinden ettiği bu zamana ilişkin kitaptan bazı başlıkları paylaşınca dediklerim daha iyi anlaşılabilir. Abdülhamit Dönemi, Birinci Dünya Savaşı, Yemen Cephesi, Anadolu Milli Mücadelesi, Anzavur İsyanı ve Bolu–Düzce ye yansıması ve tarihe mal olmuş özel insanlar… Halil Fevzi Efendi, Müftü Kürtzade Efendi, Cemil Efendi, Berzek Sefer Bey, Çerkez Ethem, Albay Refet Paşa, Rıfat Börekçi, Ömer Nasuhi Bilmen, Süleyman Hilmi Tunahan, Mahmut Sami Ramazanoğlu.

1894 yılında doğan Hasan Şen hafızlığını tamamladıktan sonra Düzce Avlayan köyünde imamlığa başlar. Dini eğitimini Çilimli Medresesinde sürdürür. Askerlik görevini sekiz yıl Yemen’de tamamlar. Tekrar köyüne döndüğünde Anzavur İsyanı ve onun acı sonuçlarıyla karşılaşır. Olup bitenleri anlamakta zorlanır. Halil Fevzi Efendi bu çileli günlerde irşadıyla Hasan Şen hocaya yol gösterir ve ilme teşvik eder. Afyon’da Kesikbacak İsmail Bayrı hocadan Kıraat-ı Aşere ve Takrib derslerini tamamlayan Şen hoca Düzce’ye döner. Müftü Kürtzade Efendi’nin himayesiyle Kur’an eğitim ve öğretimine başlar. Her türlü din eğitiminin pek çetin olduğu o yıllar iyi bir Kuvayı Milliyeci olan Müftü efendinin ferasetiyle atlatılır ve yüzlerce hafız yetiştirilir.

BEŞ BİN HAFIZ YETİŞTİRDİ

27 Eylül 1982 yıllına kadar yaşayan Şen hoca ardında beş binden fazla hafız bırakarak vefat eder. Talebeleri tarafından “sevecen ama ciddi, yufka yürekli ama kuralcı, güler yüzlü ama sert görünümlü, insan ilişkilerinde edep ve saygılı” diye tarif edilen Şen hocayı talebesi hafız Mahmut Yesirci şöyle anlatıyor: “Öyle zaman olurdu ki sadece bir ayeti bin sefer okuturdu.” Yine Hafız Osman Akyüz de hocanın ciddi Kur’an eğitim ve öğretimini kitapta şöyle dile getiriyor: “Hafızlığımı bitirmiş biri olarak ben “Sübhanekeyi“ bile iki ayda verememiştim ki bu benim için onur kırıcı bir şeydi. Sadece Sübhanekenin dudak talimine bu derece ehemmiyet verme sebebini yıllar sonra anladım.” (sh. 278 ) Şimdi hemencecik okumaya geçenler bunları bilse iyi olacak.

Kaynak: Ali Büyükçapar, Altınoluk Dergisi, Sayı: 423

İslam ve İhsan

NASIL HÂFIZ OLUNUR?

Nasıl Hâfız Olunur?

HAFIZLIK YAPANLARA TAVSİYELER

Hafızlık Yapanlara Tavsiyeler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.