Hak Din İslâm ve Muharref Dinlerde Kazâ ve Kader Anlayışı
Hak din İslâm ve muharref dinlerde kaza ve kader anlayışı nedir? İslâm’da kaza ve kader ne demektir? Yahudîlik ve Hristiyanlık’ta kader ve kaza anlayışı nedir?
İslâm’da kader; Allah Teâlâ’nın, ezelden ebede kadar olacak bütün her şeyi, onların zaman ve mekânını, keyfiyet ve kemmiyetini (nicelik ve niteliğini), ezelî ilmiyle bilip takdir etmesi demektir.
Kazâ ise, Cenâb-ı Hakk’ın ezelde irâde ettiği ve takdir buyurduğu şeyleri, zamanı gelince meydana getirmesi ve yaratmasıdır.
Kader ve kazâya îman ise; hayır ve şer, iyi ve kötü, acı ve tatlı, canlı ve cansız, faydalı ve faydasız her ne varsa hepsinin Allâh’ın ilmi, irâdesi, kudreti, takdîri ve yaratması ile olduğuna, Allah’tan başka yaratıcı bulunmadığına inanmak demektir.
Yüce Allah, insanlara verdiği cüz’î irâde ile tercih edecekleri şeylerin de nerede, ne zaman ve ne şekilde gerçekleşeceğini, ezelî yani zamanla sınırlı olmayan mutlak ilmiyle bilir. Bu bilgisine göre murâd eder, yine bu murâdına göre takdir buyurup zamanı gelince kulun tercihi doğrultusunda yaratır.
Katolik hristiyanlar daha kaderci bir anlayışa sahipken, Ortodoks hristiyanlar insanın hür irâdesinin de kader üzerinde etkisinin bulunduğuna inanırlar.
Yahudîlik ve Hristiyanlık’ta kaderin Tanrıʼnın elinde olduğu kabul edilmekle birlikte, bu husus “kazâ ve kadere îman” şeklinde, îman esasları içerisinde yer almaz.
Yahudîlik ve Hristiyanlığın Îman Esasları
Velhâsıl; Yahudîlik ve Hristiyanlığın îman esaslarında, kitaplara, meleklere ve kadere îman yer almamaktadır. Buna mukâbil Hristiyanlık, Hazret-i Îsâ’nın -hâşâ- Allâh’ın oğlu ve ilâh olduğuna inanma esası üzerine binâ edilmiştir. Muharref Tevrat’ta ise âhirete îmandan bahsedilmemektedir.
Yüce dînimiz İslâm, bütün peygamberlerin insanlara aynı îman esaslarını tebliğ ettiğini, bunlarda hiçbir değişikliğin bulunmadığını, peygamberlerin ve ilâhî kitapların birbirini tasdik ettiğini haber vermektedir.[1] Dolayısıyla, yahudî ve hristiyanların kutsal kitaplarında îman esaslarına dair çok büyük bir tahrîfat yaptıkları ortadadır.[2]
Şunu da belirtelim ki Yahudîlik ve Hristiyanlığın tahrîfe uğramasıyla ilgili olarak Kurʼân-ı Kerîmʼin bildirdikleri, aslâ ehl-i kitâba yönelik bir isnat, itham veya bühtan değil, apaçık bir hakîkatin beyân edilmesinden ibârettir.
Dipnotlar:
[1] Bkz. el-Hac, 78; eş-Şûrâ, 13; Âl-i İmrân, 3; el-Bakara, 91; Fâtır, 31.
[2] Bkz. TDV İslâm Ansiklopedisi, Âmentü Maddesi.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Din İslâm ve Muharref Dinler | 2024, Erkam Yayınları