Hak Din İslâm ve Muharref Dinlerde Melek Anlayışı
Hak din İslam ve tahrif olmuş, değiştirilmiş Hristiyanlık ve Yahudilik'te melek anlayışı nasıldır?
İslâm’da melekler, Allah tarafından insanlardan önce yaratılmış, erkeklik ve dişilikleri olmayan, Allâh’a itaatten ayrılmayan, latîf ve nûrânî varlıklardır. Bunun için biz onları kendi sûret ve şekillerinde göremeyiz. Ancak Cenâb-ı Hak onları istediği kimselere gösterebilir.[1] Büyük peygamberlerden bazılarına, kendi sûretlerinde göründükleri de olmuştur.
Melekler, Allâh’ın hitâbına muhâtap olup O’nunla konuşabilirler.
Yeme, içme, uyuma, yorulma, bıkma gibi insana mahsus ihtiyaç ve zaaflardan uzaktırlar.
Sırf Cenâb-ı Hakk’a ibadet ve O’nun yüce emirlerine itaat için yaratıldıklarından, onlara nefs verilmemiştir. Bu itibarla hiçbir zaman meleklerden hatâ, isyan ve günah sâdır olmaz.
Son derece güçlü ve kuvvetlidirler, çok süratli hareket edebilirler. Allâh’ın emri ve izniyle muhtelif şekillere girebilirler.[2]
Gaybî konuları bilemezler. İlimleri, ancak Allâh’ın öğrettiği kadardır.
Sayılamayacak kadar çokturlar. Rivâyetlere göre, yeryüzüne inen her bir yağmur ve kar tanesini bir melek indirmekte ve bir defa inen meleğe, kıyâmete kadar bir daha sıra gelmemektedir. Yağmur ve kar tanelerinin, havada birbirleriyle hiç çarpışmadan yeryüzüne inmesinin hikmeti de budur. Dikkat edilirse fırtınalarda bile birbirlerine çarpmadan inerler.
Melekler, bir mânâda bize verilen ruh gibidirler. Dolayısıyla nasıl görmediğimiz hâlde rûhumuzu inkâr edemiyorsak, onları da inkâr edemeyiz.
Dört Büyük Melek ve Görevleri
Melekler fazîlet bakımından derece derecedir. Dört büyük melek vardır: Cebrâil, Mikâil, Azrâil ve İsrâfil -aleyhisselâm-.
- Cebrâil -aleyhisselâm- peygamberlere vahiy getirme vazifesiyle mükellef kılınmış bir melektir.
- Mikâil -aleyhisselâm- tabiat hâdiselerini takip etmekle vazifelidir.
- Azrâil -aleyhisselâm- ruhları kabzeden ölüm meleğidir.
- İsrâfil -aleyhisselâm- ise kıyâmet kopacağı zaman Sûr’a üflemekle vazifeli melektir.
Görüldüğü gibi meleklerin, Hakk’a ibadetleri yanında, başka vazifeleri de vardır. Bazısı Allâh’ın emriyle insanlara yardım ederler.
Âyet-i kerîmede buyruluyor:
“Şüphesiz, Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra da istikâmet üzere dosdoğru yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara; «Korkmayın, üzülmeyin, size vaad olunan Cennet’le sevinin!» derler.” (Fussilet, 30)
Müfessirlerin ifadelerine göre, meleklerin istikâmet ehli müʼminlere bu yardımları, üç yerde tecellî eder:
1 - Ölüm esnâsında,
2 - Kabirde,
3 - Baʻs yani yeniden diriliş esnâsında.
Yine bazı müfessirlere göre melekler, istikâmet ehli müʼminler hayattayken dînî veya dünyevî meselelerle karşılaştıkları zaman, onların sadırlarını genişletip ferahlık vermek ve bazı ilhamlarda bulunarak onlardan korkuyu ve hüznü gidermek için de inerler. (Âlûsî, Rûhu’l-Meânî, XII, 372)
Bunlardan başka; insanı koruyan hafaza melekleri, amel defterlerimizi yazan kirâmen kâtibîn, kabirde suâl soran Münker ve Nekir melekleri, günahkârların affı için istiğfâr eden ve insanoğlunun sırât-ı müstakîmde yürümesi için duâ eden melekler de vardır...
Tehlikelerle dolu olan şu dünya hayatında bir insanın hayatta kalabilmesi bile meleklerin muhafazasına bağlıdır. Cenâb-ı Hakk’ın vazifelendirdiği bu melekler, eceli gelinceye kadar insanı zararlı şeylerden korurlar. Vakti geldiğinde ise aradan çekilerek onu eceliyle baş başa bırakırlar. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“Her bir insanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allâh’ın emriyle onu korurlar…” (er-Raʻd, 11)
Şunu da unutmamak gerekir ki meleklerdeki gücü ihsân eden de Cenâb-ı Hak’tır.
Bir kimse meleklerden birini hafife alsa veya ayıplasa, îmânı tehlikeye girer. Bu sebeple; “Senin yüzün bana Azrâil’in yüzü gibidir.”, “Ben Cebrâil ve Mikâil’in şehâdetlerini bile kabul etmem.” gibi söz ve şakalardan şiddetle kaçınmak lâzımdır.
Yahudilik'teki Melek Anlayışı
Yahudîlerin muharref kitaplarında “Melek” mefhumuna rastlanmasına rağmen, îman esasları arasında “meleklere îman” yer almaz.
Melek mefhumu İbrânîcede “Mal’akh” şeklinde ifade edilmekte ve “elçi, haberci, gönderilmiş” gibi mânâlara gelmektedir. Bunun yanında yahudîlerin kutsal metinlerinde; “Tanrı Oğulları, Göklerin Ordusu, Tanrının Danışmanı, Savaşçılar, Mukaddesler, Mesajcılar, Ruhlar, Gözcüler, Gökte Oturanlar” gibi melek mefhumuna paralel bazı ifadeler de yer almaktadır.
Yahudîliğe göre melekler, Tanrı tarafından ateşten yaratılmış ve Tanrıʼnın emrinde bulunan varlıklardır.
Büyük meleklerden Mikâil, yahudîleri korumak ve göğü idare etmekle vazifelidir.
Cebrâil, vahiy taşıyıcısı ve ateşin koruyucusudur.
Uriyel, havanın ve yıldızların reisidir.
Rafael (İsrâfil) de mûcizevî bir hekimdir.
Kerubim, Cennetʼin kapıcılığını yapar.
Serafim de büyük meleklerden biridir.
İnsanların canını alan ölüm meleği de vardır.
Sonraki dönemlerde, özellikle İran’da ortaya çıkan Zerdüştlükteki “iyi ve kötü ruh” fikri, Yahudîliğe “iyi ve kötü melek” şeklinde intikal etmiştir. Zamanla ölüm meleği, şeytanın farklı bir tezâhürü olarak kabul edilmiş ve şeytan, kötü meleklerin reisi olarak telâkkî edilmiştir. Yahudîlikʼte cinler de, Tanrıʼnın gazabına uğramış melekler olarak görülmüştür.
Hristiyanlıkʼtaki Melek Anlayışı
Hristiyanlıkʼta meleklere îmânın inanç esaslarından biri olarak kabul edilmesi, mezheplere göre farklılık arz etmektedir. Katolik ve Ortodokslara göre inanç esaslarından kabul edilirken, Protestanlara göre kabul edilmez.
Melekler, kendilerine verilen emirleri yerine getirmek ve Tanrı’yı övmek için yaratılmış “Saf Ruhlar” olarak kabul edilir.
Hristiyanların tahrîfe uğramış kitabında melekler, Tanrı’nın elçileridir ve peygamberlerle beraber diğer insanlara da ilâhî mesajları getirmektedirler. Zaman ve mekân üstü, rûhânî varlıklardır ve insan bedeni gibi bir bedene sahip değildirler. Mâhiyet itibârıyla ateş ve dumandan yaratıldıklarından söz edilir.
Şeytan ve cinler (demon) ise Tanrı’nın gazabına uğramış kötü ruhlardır. Bunlara âsî melekler de denilmiştir.
Hristiyan sanatında melek tasvirleri çokça yer almış ve özellikle Ortodoks kiliselerinde birçok melek resmi kullanılmıştır. Buralarda melekler diz çökerek Tanrıʼya duâ eder şekilde, bazen ellerinde kılıçla kötü ruhlarla savaşır vaziyette, kimi zaman da Hazret-i Îsâ’yı, Azizleri ve mukaddes bir mâbedi koruyan, ekseriyetle de kanatlı ve dişi varlıklar olarak resmedilmişlerdir.
Dipnotlar:
[1] Bkz. Hûd, 77-82; el-Hicr, 59-69; Meryem, 17-21; en-Necm, 67, 13-17; et-Tekvîr, 23.
[2] Meleklerin vasıfları için bkz. el-Bakara, 30-34; el-Aʻrâf, 11, 27; Hûd, 69-70; el-Hicr, 28, 51-52; el-İsrâ, 61, 92; el-Kehf, 50; Tâhâ, 116; Sâd, 71, 73; en-Necm, 5; et-Tahrîm, 6; et-Tekvîr, 20.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Din İslâm ve Muharref Dinler | 2024, Erkam Yayınları