Hak Dinlerin Ortak Özellikleri

Hak dinlerin ortak özelliği nedir? Madde madde hak dinlerin ortak özellikleri...

1.Hak din, Allah’ın kanunudur.

Bu dini vahiyle bildiren Yüce Allah'tır.

2.Hak din, yalnız Allah'a iman ve kulluk esasına dayanır.

Bilindiği gibi din dediğimiz zaman ilk akla gelen unsur Al­lah inancıdır. Allah'tan ol­mayan ve Allah'ın birliğini esas almayan bir din bozulmuş demektir.

3.Hak din, ahirete imanı emreder.

Allah'a iman, ahirete iman ile tamam olur. Buna göre hak dinin ahirete iman esasını da talim ve telkin etmesi lazımdır. Bunu açık bir şekilde iman esasları arasına almamış dinlere hak din adı verilemez.

4.Hak din, nübüvveti (peygamberlik müessesesini) esas alır.

Hak dini Allah adına insanlara tebliğ eden kimseler peygamberlerdir. Vahye mazhar olmuş bu yüce şahsiyetler, her türlü kötülükten uzak ve en güzel sıfatlarla muttasıftırlar.

5.Hak din, kutsal bir kitaba dayanır.

Her peygambere bir kitap verilmiştir. Kendilerine kitap gönderilmeyen peygamberler kendinden evvelki peygamberlerin kitapları ile hareket etmekle mükelleftirler. Bunun için esasında hak olan her din, mukaddes bir kitaba dayanmaktadır. Semavi dinlerden biri olan Yahudiliğin mukaddes kitabı Tevrat’tır. Fakat günümüzde mevcut olan Tevrat, Hz. Musa'ya vahyedilmiş olan Tevrat'ın aynısı olarak kabul edilmemektedir.

İncillere gelince, Hz İsa’ya ait İncil adını taşıyan bir kita­bın mevcut olması icab ediyorsa da, bugün elde mevcut böyle bir kitap yoktur. Sayıları yüzlere varan incil nüshalarının, pey­gamber olmayan kimseler tarafından sonradan yazıldığı bi­linmektedir.

İslâm dininin kutsal kitabı olan Kur'an-ı Kerim, tarihi vesikalarla da ispat edildiği gibi hiçbir şekilde tahrife maruz kalmayan, orijinalliğini olduğu gibi muhafaza eden yegane ilahî kitaptır. Dinleri tarafsız bir gözle inceleyen herkes bu gerçeği itiraf etmektedir.

6.Hak din, meleklere imanı emreder.

Biz, kainat denilen şu varlık aleminin mahiyetini (esasının ne olduğunu) bilemiyoruz. Bildiğimiz bir takım tabiat hadiseleri­dir. Bu hadiselerden de ancak tecrübe alanına girenlerin bir kısmı­ bilinmektedir. Geri kalan sonsuz hadiseler, ilim ve fennin dışında kalıyor.

Hal böyle olunca tecrübenin dışında kalan birçok hakikat vardır ki, bunları bir iman meselesi olarak kabul etmek mecburiyetindeyiz. Meleklere iman da bu cümledendir.

7.Hak dinde ibadet yalnız Allah için yapılır.

Bütün varlıkları yoktan var eden yalnız Allah olduğu için, O’ndan başkasına ibadet etmek ve O’ndan başkasının yardımını istemek asla doğru görülmez.

Ubudiyet, Yaratan’ın büyüklüğünü kabul edip ona karşı kulluğumuzu ve şükran hislerimizi izhar etmektir. Bir in­san için bu önemli bir vazifedir. Bu vazifenin esası, Allah'ın yüceliği önünde O’na safiyet ve samimiyetle bağlanmaktır.

Kulluk vazifesine başkalarını da iştirak ettirmek, yani şirk koşmak Allah ile kendi arasına bir takım vasıtalar koymak demek olduğundan, se­mavî din anlayışına ters düşer ve böyle bir din, hak din olmaktan çıkar.

8.Hak din akıl ve ilimle çatışmaz.

İlahi emir ve yasaklarla ancak akıllı olanlar mü­kelleftirler. Din ve ilim akla dayanmakta ve akla hitap etmektedir. Bu bakımdan onların birbirlerine muhalefetleri söz konusu değildir. Hak din aynı zamanda ilmi emreder ve insanları ilme teşvik eder. Zira dinin yüceliği, temelinin ilmi derinliğine de bağlıdır.

9.Hak din, insan eşitliğine dayanır.

İnsanların hepsi insanlık bakımından eşit hak ve hürriyetlere sahip olarak doğmuşlardır. İnsanların birbirlerine karşı cinsleri, dilleri, vatanları ve renkleri yönünden bir üstünlükleri yoktur. Üstünlük ancak takvâ ile yani Allah’a en güzel bir kulluk ile olur; ilim, ahlak ve akıl da onu tamamlar.

Yaşama hakkı, hürriyet, mülk edinme ve tasarruf (serbest kullanım) hakkı, başkalarıyla eşit haklara sahip olma durumu, istisnasız her insan için tabiî bir haktır. Hak vasfını taşıyan her din, insanların bu tabiî haklarına saygı göstermekle kalmaz, aynı za­manda her birini ihtiva eden hükümler ve müeyyideler koyar. İslam’ın yüce kitabı Kur’an-ı Kerim meselenin esasını, veciz ifadesiyle şöyle beyan buyurur:

"Ey insanlar! Hakikaten biz sizi bir erkekle bir kadından (Adem ile Havva'dan) yarattık. Sizi, birbirinizle tanışasınız diye büyük büyük cemiyetlere, küçük küçük kabilelere ayırdık. Şüphesiz sizin Allah katında en üstün olanınız, Allah'a en ya­kın olanınızdır.[1]

10.Hak din, sosyal düzeni korumayı hedef alır.

Allah tarafindan gönderilmiş olan dinlerde Allah'ın kullarına bildirdiği hükümler toplumun menfaatleriyle ilgilidir. Al­lah'ın göndermiş olduğu bu hükümlerin gerçek sebeplerini, "kamu yararı ve sosyal güvenlik" tabiri ile ifade etmek mümkündür. Yuka­rıda işaret edildiği gibi semavî dinlerde ilahî emir ve yasaklar, sosyal hayatın düzen ve devamını hedef alır.

Hak din, toplumun menfa­atlerini, ferdin ve ferdî menfaatin üstünde tutar. Nitekim son hak din olan İslâm’da daima adaletin hakim kılınması ve insanlar arasında adalet prensibine göre hare­ket edilmesi istenmiştir. Yine hadislerde müminin, kendisi için sevdiğini mümin kardeşi için de sevmesi, imanın olgunluğuna bir işaret sayılmıştır. Bu ve benzeri adalet anlayışı, hak dinlerin sosyal karakterini gösterir.

[1] Hucurât, 49/13.

İslam ve İhsan

HAK DİN İSLAM

Hak Din İslam

"ANNECİĞİM, SABRET, ÇÜNKÜ SEN HAK DİN ÜZERESİN DİYEN BEBEK" HADİSİ ŞERİFİ

"Anneciğim, Sabret, Çünkü Sen Hak Din Üzeresin Diyen Bebek" Hadisi Şerifi

İSLAM NEDİR?

İslam Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.