Hak Dostlarının Allah’a Yakarışları
Merhum Musa Efendi’nin sohbetlerinden birisinde dile getirdiği, büyük Hak dostlarının münâcâtlarından (yakarışlarından) bazıları.
Zahide Topçu’nun Şebnem dergisinin 185. sayısı için merhum Musa Efendi’nin sohbetinden derlediği yazı.
-
Merhum Mûsa Topbaş Efendi’den
16 Temmuz 1999, merhum Mûsa Topbaş Efendimizin vefat günü… Üzerinden 21 yıl geçmiş. Neredeyse bir çeyrek asır… İnsanlar; doğuyor, yaşıyor ve ölüyor. Eğer geride bir eser bırakmamışsa, unutulup gidiyor. Îman ve amel-i sâlihlerle dolu bir hayatın en güzel semeresi olan sadaka-i câriyeler bırakarak gittiyse, aradan on yıllar da geçse unutulmuyor. Rabbimiz, bizim de arkamızda hayırlı eserler bırakmayı nasip etsin.
Kıymetli okuyucularımız,
Hem bir hâtıra, hem de duâlara vesile olması için Mûsâ Efendimizin sohbetlerinden birisinde dile getirdiği, büyük Hak dostlarının münâcâtlarından bazılarını sizlerle paylaşmak istedim. Rabbimiz, ârif dillerden dökülen bu duâları, bizim için de kabul buyursun. Bizi, Cennet’te; nîmet verdiği nebîler, sıddîklar, şehîdler ve sâlih kullarıyla buluştursun. Âmin.
-
Hazret-i Mevlânâ’dan:
“Ey affetmeyi seven Allâh’ım, bizi affeyle. Ey eski ve müzmin illetimizin tabibi olan Rabbim, derd-i isyânımıza çaresâz ol!..
Ey Settâru’l-uyûb, üstümüzdeki hıfz perdeni kaldırıp bizi rezil etme. İmtihan zamanında bize emn ü emân bahşeyle.
Ey yardım isteyenlere yardımcı, bizi hidayete çıkar. Yâ Rabbi! Kerem ve lütfunla hidayet ettiğin kalbi, tekrar dalâlete, sapıklığa meylettirme. Takdir kaleminin yazdığı belaları bizden çevir ve değiştir.
Yâ Rabbi! Duâ Sendendir; o duânın kabul ve icâbeti de Senden…”
-
Tâceddin Ataullah İskenderânî’den:
“İlâhî! Ganîliğinde fakir olan benim, fakirliğimde nasıl fakir olmayayım? İlâhî, bilgimde câhil olan benim. Cehlim içinde nasıl koyu câhil olmayayım?
İlâhî! Benden sâdır olanlar, kendi alçaklığıma ve Senden gelecekler, Senin keremine lâyık olan şeylerdir.
İlâhî! Büyük cehlimle beraber bana ne kadar lütufkârsın! İşimin çirkinliği ile beraber bana ne kadar merhametlisin!”
-
Abdülkâdir Geylânî’den:
“Allâh’ım! Beni de duâ isteyeni de kendinden başkasına muhtaç etme! Yalnız Sana muhtaç olalım. Seninle müstağnî olalım, yalnız Seni zikredelim. Yalnız Senden isteyelim.
Allâh’ım! Bizler hepimiz Seni murâd ediyoruz. Seni diliyoruz. Ancak âfetler ve engeller bizim önümüzü kesiyor. Sana gelmemize mâni oluyorlar.
Allâh’ım! Bizi gaflet uykusundan uyandır. Bizim kimimizi, kimimizden faydalandır. Bizi yalnız kendinle meşgul et! Tâ ki nefislerimiz ıslâḥ olsun. Nefislerimize, Sana gelen yolu göster. Ömrümüzün kalan kısmını Senin yolunda meşguliyetle geçirelim.
Allâh’ım! Bizi helâk olmaktan kurtar. Senden yalnız yakınlığını dileriz. Dünyada kalplerimizle, âhirette de gözlerimizle yalnız Sana nazar etmeyi dileriz.
Nasıl ki, gök ile yer arasını ayırdı isen, günahlarla bizim aramızı da aynen öylece ayır. Bizi günahlardan uzak tut.
Kalplerimizi temizle. İşlerimizi âsân et, kolaylaştır. Bizi yalnız kendinle ünsiyet ettir. Senden başkasıyla ünsiyet etmekten koru! Bizim bütün kederlerimizi tek bir keder yap. O da sana yakınlık olsun! Dünya ve âhirette Sana yakın olmak düşüncesinden başka bir kederimiz bulunmasın! Âmin.”
Kaynak: Zâhide Topçu, Şebnem Dergisi, Sayı: 185
YORUMLAR