Hak ile Meşgul Olmayanı Batıl İşgal Eder

HAYATIMIZ

İslâm, insanların hayatında fiilen, sadece inanç ve ibadet alanına inhisâr eden, biraz ahlâk hassâsiyeti getiren, ama sosyal-ekonomik hayatta etkisi çok sınırlanmış bir hâle gelme riski ile karşı karşıya mı?

Batıʼda, Hristiyan ülkelerde, kapitalizm ile dînin karşılaştığı bütün sahalarda din kenara çekildi, yerini kapitalizme bıraktı. Türkiye ise yeni kapitalistleşen bir ülke. Kapitalizmin etkisi arttıkça bizde de olacak olan budur, Müslümanların yaşadığı kişilik kaybı böyle bir durumdan kaynaklanıyor, deniyor. Kapitalizm, iktisâdî ve ictimâî sahada Müslümanların belini bükecek mi? Yani İslâm, insanların hayatında fiilen, sadece inanç ve ibadet alanına inhisâr eden, biraz ahlâk hassâsiyeti getiren, ama sosyal-ekonomik hayatta etkisi çok sınırlanmış bir hâle gelme riski ile karşı karşıya mı?

MERHAMETLİ OLACAKSIN

Kapitalizmin doğup yayıldığı toplumların ekseriyeti Hristiyan toplumlardır. Hristiyanlık; “Rabbin Îsâ olduğunu bil, o sana yeter.” der. “Sezarʼın hakkı Sezarʼadır.” der. İktisâdî ve ictimâî hayatı tanzim etmek gibi bir derdi yoktur. Yani telkin ettiği şeylerin toplum hayatında bağlayıcı bir tarafı yok. Merhametli olacaksın diyor, o kadar. Merhametli olmak da herkesin anlayışına göre değişiyor. Meselâ zalim bir patron da; “Ben merhametliyim.” diyebiliyor.

Bu bakımdan kapitalizmin, önünde mânevî değerler nâmına hiçbir engel bulunmadığı böyle toplumlarda hızla yayılması gâyet tabiîdir.

Fakat İslâm, iktisâdî ve ictimâî hayata dâir, müʼminlerin önüne pek çok kâide koyar. Müʼminler bunlara riâyet ettiği takdirde, ruhsuz ve acımasız bir iktisâdî hayatın toplumu kuşatması mümkün değildir. Lâkin müʼminler ictimâî ve iktisâdî hayattaki vazifelerini yerine getirmedikleri takdirde, “Tabiat boşluk kabul etmez.” kâidesi gereğince, bu alanları başka sistemlerin doldurması kaçınılmazdır.

KENDİNİ HAK İLE MEŞGUL ETMEZSEN BÂTIL SENİ İŞGÂL EDER

İmâm Şâfi buyurur:

“Kendini hak ile meşgul etmezsen bâtıl seni işgâl eder.”

Demek ki bu hususta da asıl mesʼûliyet, Müslümanlara düşüyor. Çünkü İslâm, Hakkʼın rızâsına uygun yaşamanın ölçülerini bildirir; onu yaşamaksa Müslümanın vazifesidir.

İslâmî hassâsiyetler yaşanırsa, kapitalizmin iktisâdî hayatımızı istilâ etmesi mümkün değildir, fakat İslâmî ölçülerden ne kadar fire verilirse, o nisbette kapitalizm davet edilmiş olur.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Para ile İmtihanı, Erkam Yayınları