Hak ve Adalet ile İlgili Hadisler

Peygamberimiz (sav.) hak ve adalet hakkında ne buyurmuştur? Hak ve adalet ile ilgili bazı hadisler...

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Yönetici bir kalkandır. Onun ardında savaşılır, onunla tehlikelerden korunmak mümkün olur. Şayet Allah’a karşı sorumluluğu emreder ve adaletle hükmederse bütün yaptıklarından sevap kazanır. Bundan başka bir şey emrederse yaptıklarının karşılığını çeker.” (Müslim, İmâre, 43)

*

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Kim kardeşine haksızlık etmişse onunla helalleşsin.” (Buhârî, Rikâk, 48)

*

Abdullah b. Amr b. Âs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere karşı adaletli davrananlar, Allah katında, sınırsız merhamet sahibi Rahmân’ın yanında, nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar.” (Nesâî, Âdâbü’l-kudât, 1)

*

Abdurrahman b. Ebî Bekre’nin naklettiğine göre, babası (Ebû Bekre) şöyle anlatmıştır:

Hz. Peygamber-sallâllâhu aleyhi ve sellem-, (Arafat’ta) devesinin üstüne oturdu, bir adam da devenin yularını tutuyordu. Sonra insanlara şöyle hitap etti: “(Ey insanlar!) Bu (Zilhicce) ayınızda, bu (Mekke) şehrinizde bu (Arefe) gününüz nasıl mukaddes ise kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız da aynı şekilde mukaddestir (dokunulmazdır).” (Buhârî, İlim, 9; Müslim, Kasâme, 30)

*

Ebû Hüreyre’nin(ra) naklettiğine göre, Hz. Peygamber-sallâllâhu aleyhi ve sellem-, “Helak edici yedi şeyden kaçının!” buyurdu. Sahabiler, “Ya Resûlallah! Bu yedi şey nedir?” diye sordular. Rasûlullah-sallâllâhu aleyhi ve sellem-, “Allah’a şirk koşmak, sihir yapmak, hukukun gerektirdiği dışında Allah’ın (zarar vermeyi) yasakladığı bir cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, düşmanla karşılaşınca savaştan kaçmak, zinadan uzak duran ve hiçbir şeyden haberi olmayan mümin kadınlara zina iftirasında bulunmak.” cevabını verdi. (Buhârî, Vesâyâ, 23)

*

Hâcib b. Mufaddal b. Mühelleb’in, babasından naklettiğine göre, o, Nu’mân b. Beşîr’i Rasûlullah’tan -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle naklederken işitmiştir:

“Çocuklarınız arasında adaletle davranın, oğullarınız arasında adaleti gözetin.” (Ebû Dâvûd, Büyû‘ (İcâre), 83)

*

Ebü’d-Derdâ’nın naklettiğine göre, Rasûlullah-sallâllâhu aleyhi ve sellem-,

“Dikkat edin! Size derece bakımından oruç, namaz ve sadakadan daha faziletli olan şeyi bildireyim mi?” diye sordu. “Elbette.” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu: “İki kişinin arasını düzeltmektir. İki kişinin arasını bozmak ise (imanı) kökünden kazır.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 50; Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 56)

*

Abdullah b. Ömer’in(ra) naklettiğine göre, Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

“Zulüm, kıyamet gününde zifiri karanlıklar demektir.” (Buhârî, Mezâlim, 8; Müslim, Birr, 57)

*

Saîd b. Zeyd’in işittiğine göre, Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Her kim hakkı olmadığı hâlde bir karış yeri alırsa, o yer kıyamet gününde yedi kat olup boynuna geçirilir.” (Müslim, Müsâkât, 140)

İslam ve İhsan

ADALET İLE İLGİLİ AYETLER

Adalet ile İlgili Ayetler

İSLAM’DA ADALET İLE İLGİLİ ÖRNEKLER

İslam’da Adalet ile İlgili Örnekler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.