Hak Yolunun Dervişi
Anadolu dervişleri Hak yolundadır. Aralarındaki fark, metot farkıdır. Hepsinin istikameti Mekke’dir, Medîne’dir.
Cenâb-ı Hakk’a muhabbet ve îmânın, bütün varlığı sarması...
Anadolu dervişi; her nereye baksa, Hakk’ın âyetlerini temâşâ edebilecek bir gönül inkişâfına nâil olurdu.
Eşrefoğlu Rûmî Hazretleri ne güzel söyler:
Gel bu nefsin zulmetinin tozunu sür aradan,
Kande baksan gözlerine görüne ol Yaradan.
“Nefs karanlıklarının tozlarını aradan kaldır ki, nereye bakarsan gözlerine Rabbinin nûru görünsün.”
ANADOLU’DAKİ TARİKATLER
Anadolu dervişleri; kimi Halvetî, kimi Celvetî, kimi Mevlevî, kimi Nakşî, kimi Kādirî’dirler...
Hepsi de Hak yolundadır. Aralarındaki fark, metot farkıdır. Hepsinin istikameti Mekke-i Mükerreme’dir, Medîne-i Münevvere’dir.
Cenâb-ı Hak ile her an beraberlik şuuru, Anadolu dervişlerinin, sûfî şiirleri ve ilâhîlerinin asırlarca işlediği Türkçemize de Kur’ân nefesi kazandırmıştır. Anadolu dervişinin konuştuğu Türkçe, Kur’ân ile hemhâl olmuş bir lisandır.
O zengin ve akarsular gibi akıcı lisânın ifadeleriyle, muazzam bir edebiyat tesis edilmiştir. Tevhidler, münâcatlar, na‘tlar, mevlidler, hilyeler, Muhammediyyeler ve Ahmediyyeler yazılmış, bir uçtan bir uca Anadolu halkı bu güzîde eserlerle gönül kıvâmı bulmuştur.
TASAVVUF TARİFLERİ
Bu güzîde lisâna misâl olarak;
Aksaray Olanlar Dergâhı Şeyhi İbrahim Efendi’nin tasavvuf tarifleri şöyledir:
Bidâyette tasavvuf, sûfi bî-cân olmağa derler,
Nihâyette gönül tahtında sultân olmağa derler.
“Tasavvufun başlangıcı, maddî varlığından sıyrılan ve kendinde bir varlık görmeyen, kısaca iradesini Hakk’a teslim etmiş bir sûfî olabilmektir.
Sonu ise, bütün ilâhî güzellikleri kazanarak gönül tahtının sultanı olmaktır.”
Tasavvuf urvetü’l-vüskā yükün cân ile çekmektir,
Tasavvuf mazhar-ı âyât-ı gufrân olmağa derler.
“Tasavvuf, Hakk’ın insana yüklediği ilâhî emânet olan Kur’ân-ı Kerim ve onun getirdiği mes’ûliyeti canla başla taşımaktır. Tasavvuf, ilâhî mağfireti müjdeleyen âyetlerin mazharı olmaya derler.”
Tasavvuf ism-i âzamla tasarruftur bütün kevne,
Tasavvuf câmi-i ahkâm-ı Kur’ân olmağa derler.
“Tasavvuf, bütün kâinâta «İsm-i Âzam»la tasarruf etmektir. Yine tasavvuf; Kur’ân hükümlerini gönülde cem etmek, yani canlı bir Kur’ân olabilmektir.”
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Anadolu Dervişinin Gönül Dünyası, Yüzakı Yayıncılık
YORUMLAR