Hakiki Balı Nasıl Anlarız?

Buzdolabında yaklaşık bir ay bekleyen balın "krem ya da tereyağı kıvamına" gelmesi, balın hakiki olduğunu gösteriyor.

Sakarya Arı Yetiştiricileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ör, buzdolabında yaklaşık bir ay bekleyen balın krem ya da tereyağı kıvamına gelmesinin, balın hakiki olduğunu gösterdiğini söyledi.

HAKİKİ BALI BÖYLE KEŞFET

Ör, halkın sağlığını tehlikeye sokan sahte balların tüketilmemesi gerektiğini vurguladı.

Balın buzdolabında kaşıkla alındığı zaman kesintisiz gelmesi gerektiğini vurgulayan Ör, "Buzdolabında yaklaşık bir ay bekleyen balın krem ya da tereyağı kıvama gelmesi, balın hakiki olduğunu gösterir. Bal, kristalize olarak kendini korumaya alır" diye konuştu.

Sahte bal satan firmalara karşı vatandaşların tedbirli olmaları gerektiğini ifade eden Ör, bal tadı ve görünümü vermek için nişasta bazlı şeker, glikoz, gıda boyası ve bal aromalarının kullanıldığına dikkati çekti.

Birliklerinde bin 196 üye bulunduğunu, sahte bal satan firma veya kişilerin bu üyelerden kesinlikle bal almadığını vurgulayan Ör, şunları kaydetti.

PETEKLER GLİKOZLA DOLDURULUYOR

"Bu ürünleri bal olarak alan nihai tüketicilerden duyduğumuz, aldıkları kavanozların 1 kilogram değil, 600 gram olduğudur. Peteklerin çevresini de glikozla doldurduklarını biliyoruz. Sağlık kurallarına uygun olmayan bu bal görünümlü ürünleri tüketen kişilerin daha bilinçli olmalarını istiyoruz. Maliyeti 1-1,5 lirayı bulan bu ürünler, çok ucuz fiyatlara satılıyor. 2014 yılında kestane balının kilogram taban fiyatını 60 lira olarak açıkladık. Bakanımıza konuya duyarlılığından dolayı çok teşekkür ederiz."

Ör, en büyük sıkıntının ise televizyonlarda yayınlanan sahte bal reklamları olduğunu vurgulayarak, "Sahte bal satan firmalarla sonuna kadar mücadele edeceğiz" diyerek sözlerine tamamladı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Balı buzdolabına koymak yanlıştır. Bal oda sıcaklığında güneş görmeyen bir yerde saklanmalıdır.

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.