“Hakim Hüküm Verirken İçtihadında İsabet Ederse İki, Yanılırsa Bir Sevap Alır” Hadisi

HADİSLER

“Hâkim, hüküm verirken içtihatta bulunur da isabetli hüküm verirse iki; yanılırsa bir sevap kazanır” hadisini nasıl anlamalıyız?

Amr İbni Âs radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledi:

“Hâkim, hüküm verirken içtihatta bulunur da isabetli hüküm verirse, iki sevap kazanır. Yine hüküm verirken içtihatta bulunur da yanılırsa, bir sevap kazanır.” (Buhârî, İ’tisâm 21; Müslim, Akdıye 15. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Akdıye 2; Tirmizî, Ahkâm 2; Nesâî, Âdâbü’l-kudât 3; İbni Mâce, Ahkâm 3)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Hâkim, bir konuda hüküm verirken o meselenin cevabını her zaman Kur’an’da, Sünnet’te açık bir şekilde bulamaz. Bazan Kur’an ve Sünnet’teki hükümlere bakarak ictihad etmek zorunda kalır. Resûlullah Efendimiz’in Muâz İbni Cebel’i Yemen’e vali ve kadı olarak gönderirken onunla yaptığı konuşma dillere destandır. O zaman Allah'ın Resûlü ile Muâz arasında şöyle bir konuşma geçmişti:

- Önüne bir dâva gelince nasıl hüküm vereceksin?

- Allah’ın kitabıyla hükmederim.

- Aradığını Kur’an’da bulamazsan?

- Resûlü’nün sünnetiyle hükmederim.

- Onda da bulamazsan?

- O zaman içtihat ederim. Muâz’dan bu cevapları alan Peygamber aleyhisselâm pek memnun olmuş ve:

- Resûlullah’ın elçisini, Resûlullah’ın memnun kalacağı şekilde başarılı kılan Allah’a hamdolsun, buyurmuştu. (Ebû Dâvûd, Akdıye 11)

HAKİM İÇTİHADINDA İSABET EDERSE İKİ, YANILIRSA BİR SEVAP ALIR

Hüküm verme yetkisine sahip olan müctehid hâkim, bir dâvaya bakarken içtihat etmek zorunda kalırsa, biri içtihat ettiği için, diğeri de doğru hüküm verdiği için iki sevap kazanır. Doğru hüküm vermeye gayret etmiş, buna rağmen içtihadında yanılmış ve isâbetsiz hüküm vermişse, emeği yine boşa gitmez, ictihadından dolayı bir sevap kazanır. İctihad etme yetkisine sahip olmayan kimseye gelince, onun içtihat etmeye kalkışması hem yanlış hem de günah olur. Doğru hüküm verse bile durum böyledir. Zira onun doğru hüküm vermesi konuyu bildiği için değil, tamamen tesadüfî olmuştur. Bunu Resûlullah Efendimiz “hâkimleri üç kısma ayırdığı” bir hadisinde dile getirerek şöyle buyurmuştur: “Hâkimlerin iki grubu Cehennem’de, biri Cennet’tedir. Doğru olanı bilen ve doğru hüküm veren Cennet’tedir. Doğruyu bilmeyerek yetkisiz şekilde hüküm veren kimse Cehennem’dedir. Doğruyu bildiği halde onun aksine hüküm veren de Cehennem’dedir.” (İbni Mâce, Ahkâm 3) Demek oluyor ki, hüküm verme yetkisine sahip olmayan bir kimse kesinlikle hâkimliğe soyunmayacaktır. Hâkimliğe yeltenen bir kişinin verdiği hüküm tesadüfen doğru olsa bile, o yine de günaha girmekten kurtulamaz.

Bir müçtehidin mutlaka bilmesi gereken ilimler vardır. Onun Kur’an ve Sünnet’teki şer’î meselelerle ilgili delilleri, sahâbe, tâbiîn ve diğer fıkıhçıların fetvâlarının çoğunu, Kur’an ve Sünnet’teki delilleri anlayacak kadar lugat ilmini ve nihayet Kur’an, sünnet ve icmâda açıkça bulamadığı hükümleri yine bu üç kaynaktan kıyas yoluyla elde etmesini bilmesi gerekli görülmüştür.

Hadisten Öğrendiklerimiz

1. İçtihat etme yetkisine sahip olan bir hâkim içtihat edebilir. Bu yetkiye sahip olmayan kimsenin içtihat etmeye kalkması hem yanlış hem de günah olur.

2. İçtihatta bulunan hâkim isabetli hüküm verirse iki sevap kazanır.

3. İçtihatta bulunup da yanılan hâkim sadece bir sevap kazanır.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları