Haman Kimdir?

Haman kimdir? Haman ne zaman yaşamıştır? Kur’an’da adı geçen “Haman” ile Tevrat’taki “Haman” aynı kişiler mi?

Kur’ân-ı Kerîm, ezelî ve ebedî olan Allâh’ın kelâmı olduğu için, onun verdiği târihî bilgiler de hakikatin tam kendisidir. Beşer müdâhalesine mâruz kalan kitaplarda ise pek çok yanlışlıklar bulunur. Bunun misallerinden biri de “Hâmân”dır.

KUR’AN’DA ADI GEÇEN HAMAN İLE TEVRAT’TAKİ HAMAN AYNI KİŞİLER Mİ?

Kur’ân-ı Kerîm’de Hâmân’ın adı Firavun’la birlikte geçmektedir. Hâmân, Kur’ân’da 6 defâ, Firavun’un en yakın adamlarından biri olarak zikredilir. Buna mukâbil, Yahudîlerin yazılı kutsal metinleri olan Ahd-i Atik’te ise, Nebiim (Nebiler) bölümünde yer alan “Ester” kitabında geçer (3-7. bablar). Burada Hâmân, İsrâiloğulları’na kötülük yapan Pers kralının yardımcısı olarak zikredilir. Dolayısıyla Ahd-i Atik’e göre Hâmân, Hazret-i Mûsâ’dan sonraki dönemlerde yaşamıştır.[1]

Bundan hareketle müsteşrikler, Kur’ân’da hatâ olduğunu iddiâ etmişlerdir. Ancak bu iddiâlarının bâtıl olduğu, Mısır hiyeroglif yazısının çözülüp, eski Mısır kitâbelerinde “Hâmân” isminin bulunmasıyla bir kez daha ispat edilmiştir.

Eski Mısır dilinde yazılmış hiyeroglif kitâbeler 18’inci yüzyıla kadar okunamıyordu. Çünkü Hıristiyanlığın bölgede yayılmasıyla Mısır’ın eski inancı da, dili de unutulmuştu. Hiyeroglif yazısının kullanıldığı bilinen en son târih, mîlattan sonra 394 yılına âit bir kitâbedir. Bundan sonra bu dil unutuldu, tâ ki 1799 yılına kadar. Yazının sırrı, “Rosetta Stone” adı verilen ve mîlattan önce 196 târihine âit bir kitâbenin bulunmasıyla çözüldü. Bu tabletin husûsiyeti, üç farklı yazıyla yazılmış olmasıydı: Hiyeroglif, Demotik (Hiyeroglif’in el yazısı şekli) ve Yunanca. Yunanca metnin yardımıyla tabletteki eski Mısır yazısı Jean-Françoise Champollion isimli bir Fransız tarafından tamamen çözüldü.

HAMAN NE ZAMAN YAŞAMIŞTIR?

Hiyeroglif’in çözümüyle çok önemli bir bilgiye daha erişilmiş oldu: “Hâmân” ismi, gerçekten de Mısır kitâbelerinde Hazret-i Mûsâ (a.s.) döneminde geçiyordu. Viyana’daki Hof Müzesi’nde bulunan bir târihî eserin üzerinde bu isimden söz ediliyordu. Aynı kitâbede Hâmân’ın Firavun’a olan yakınlığı da vurgulanıyordu.[2]

Bütün kitâbelere dayanılarak hazırlanan “Yeni Krallıktaki Kişiler” sözlüğünde ise, Hâmân’dan “Taş ocaklarında çalışanların başı” olarak bahsediliyordu.[3]

Bu arkeolojik tespitler, Kur’ân-ı Kerîm ile mutâbakat hâlindedir:

“Firavun: «Ey ileri gelenler! Sizin benden başka bir tanrınız olduğunu bilmiyorum. Ey Hâmân! Benim için, toprak üzerine bir ateş yak, tuğla hazırlayıp bana bir kule yap; belki çıkıp Mûsâ’nın tanrısını görürüm. Doğrusu onu yalancılardan sanıyorum.» dedi.” (el-Kasas, 38)

Eski Mısır kitâbelerinde Hâmân’ın adının bulunması, Kur’ân aleyhindeki iftirâları boşa çıkarmakla kalmayıp, onun Allah katından olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Zîrâ Kur’ân, indiği devirde ulaşılması ve çözülmesi mümkün olmayan bir târihî bilgiyi, mûcizevî bir şekilde bizlere takdîm etmektedir.[4]

Dipnotlar:

[1] Yahudîlerin yazılı Kutsal kitabı olan Ahd-i Atik üç bölümden oluşur. İlk kısmı Tevrat’tır ve yaratılıştan Hazret-i Mûsâ’nın (a.s.) vefâtına kadarki hâdiselerden bahseder. Eski Ahid’in ikinci kısmı “Nebîler”, üçüncü kısmı ise “Ketubiim: Kitaplar”dır. Bu iki kısım, Hazret-i Mûsâ’dan (a.s.) sonra meydana gelen hâdiselerden, bir nevî İsrâiloğullarının Hazret-i Mûsâ’dan (a.s.) sonraki târihinden bahseder. [2] Walter Wreszinski, Ägyptische Inschriften aus dem K.K. Hof Museum in Wien, 1906, J. C. Hinrich’sche Buchhandlung. [3] Hermann Ranke, Die Ägyptischen Personennaman, Verzeichnis der Namen, Verlag Von J. J. Augustin in Glückstadt, Band I, 1935, Band II, 1952. [4] Bkz. Maurice Bucaille, Mûsâ ve Firavun, trc. Ayşe Meral, İstanbul 2002, s. 144-152; Zaman Gazetesi, 1 Ekim 2007 Pazartesi; http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=595189

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Rahmet Peygamberi, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

HZ. MUSA’NIN (A.S.) HAYATI

Hz. Musa’nın (a.s.) Hayatı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Merhaba, Haman ifadesinin geçtiği ayetle ilgili olarak (el-Kasas, 38); Kuran'ın bize ayrıntı vererek Firavunun vurguladığı şekilde, Mısırlıların pişmiş tuğla kullanmadıkları, böyle bir mimari geleneklerinin olmadığı bilakis pişmiş tuğlaların; toprak-tuğla pişirmenin Tevratta bahsi geçen Haman'ın yaşadığı Mezopotamya'ya ait bir figür olduğu söylenmektedir, Ayrıca yazıttaki ifade kaynakça da belirttiğiniz Harmenn Ranke tarafından (kitabının 240. sayfası, 25. resim) "hmn-h" olarak kayıt edildiği, bunun da asla Haman olarak okunamayacağı, Mesela yine bir üstteki 24. resmin okunuşunun "Tanrı 'hmn' büyüktür" olarak geçtiği ((der Got) 'hmn' ist groß) ve bir sonraki 25. resimdeki hmn-h ifadesinin de aslında "Mısır tanrısı Hemen" ile ilişkili olduğu vb. gibi eleştirilere cevabınız nedir?

    • Haman, Hamaney, Firavnın adamı..?

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.