Hangi Reçete Zararsız?

Yapılan bilimsel çalışmaların sonucuna göre tedavi için hastalarımıza yazdığımız reçetelerin plasebo etkisi yüzde yirmilerin üzerinde şifaya sebep olabilmekte. Plaseboyu kısaca tedavi gücü olmayan ilaç olarak tanımlayabiliriz.

Çok yönlü bilimsel araştırmaların ve ilaç tröstlerinin desteklediği biz hekimlerin de kolay ve zahmeti az olması nedeni ile çeşitli reçetelerle önerdiğimiz ilaçlar hastalarımız için aradığımız iyileşmeyi tam da temin edememekte. Modern batı tıbbında tedavilerde kullandığımız rafine kimyasal formüller sayısız yan etkilere ya da telafisi zor sonuçlara sebep olabilmekte.

DOĞAL REÇETE

İlaç ihtiva etmeyen ama asırlardır bilinen gerçeklerin ışığı altında başka reçeteleri kısaca hatırlatmak istiyorum sizlere:

Acıkmadıkça sofraya oturmayalım, doymadan sofrayı terk etmeye çalışalım.

Yemede ve içmede ölçülü sade ve kanaatli olalım.

Beyaz ekmek ve beyaz undan yapılmış gıdalardan kaçmaya çalışalım. Doğal tam buğday ekmeği ile beslenmeye özen gösterelim.

Et ve et ürünlerinden ölçülü ve mümkün olduğunca yağsız yerlerinden yiyelim.

Balık ve tavuğu sofralarımızda daha sık bulundurabiliriz.

Yağ tüketimimizde ağırlıklı olarak sızma zeytinyağı kullanmaya çalışalım.

Şifalı bitki çayları doğal ortamlarda üretilen sağlıklı bal, süt ve yoğurt gibi gıdalardan ölçülü ve dengeli olarak yemeliyiz.

Yenilebilen hiçbir sebze ve meyveden uzak durmamalıyız. Şalgam, ısırgan, böğürtlen... ve binlercesi. Bunlar hem korur, hem tedavi eder. Bizim her şeyi bilmemiz, hikmetlerini anlamamız gerekmez. Ancak tabiî ilaç mahiyetindeki bazı şeyleri çok az kullanmak gerekir.

Çörekotu ölümden başka her derde devadır. Yapılan çok yönlü laboratuar çalışmaları ile çörek otunun bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve buna bağlı olarak vücudu tahrip eden mikroplara ve virüslere karşı siper olduğu ve kansere karşı direncimizi artırdığını ortaya koymuştur.

İstemek yardım talep etmek anlamına gelen dua bize hangi kapıları açıyor kısaca bir göz atalım;

Dua ile en başta bizi yaratan ve bize şifayı vaad edenle bir buluşma gerçekleştiriyoruz. Riyanın maddi çıkarın olmadığı, samimi ve yalın bir buluşma bu. Bu psikolojide bir insanın dilden ve kalp yolu ile istekleri doğal olarak beynimizde bazı hormonların salgılanmasına sebebiyet vermektedir. Bu salgılanan maddeler ve hormonlardan olumlu etkilendiği ise yapılan çok yönlü çalışmalarla gün yüzüne çıkmış. Beynimizde ve zihnimizde meydana gelen bu biyokimyasal değişim doku ve organlarımız için umulmadık şifalara vesile olabilmektedir.

ŞİFA VEREN DUALAR

Tevbe ve istiğfar, yüce kitabımızdaki şifa ayetleri, Yasin, Fatiha, Cin, İhlas ve Bakara gibi sureler besmele ve tıbbı nebevide tavsiye edilen dualar da birçok hastalıkta reçete olarak sunulabilmekte..

İnsanların birbirlerini sevmeleri, birbirlerine güleryüz gösterip tebessüm etmeleri, birbirlerinin hal ve hatırlarını sormaları, muhabbetle birbirlerini kucaklamaları hediyeleşmeleri de şifa ve sağlık kaynağıdır.

Şifa için çare ve çözüm ararken modern tıbbın tüm imkanlarını en ileri düzeyde kullanırken yukarda kısa başlıklarla özetlemeye çalıştığım yan etkisi olmayan ancak etkili olduğu kanıtlanmış reçetelerden istifade etmeyi deneyebiliriz…

Deneyelim görelim…

Kaynak: Dr. Ali Akben, Altınoluk Dergisi, Sayı: 291

 

İslam ve İhsan

ŞİFA AYETLERİ

Şifa Ayetleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.