Hanım Sahabinin İbretlik Hikayesi
Uhud Gazvesi'nde çocuğunu, eşini ve kardeşini kaybeden hanım sahabinin ibretlik hikayesi...
Uhud günü Medîne bir haberle çalkalandı. “Muhammed -sallâllahu aleyhi ve sellem- öldürüldü!” denilince şehirde çığlıklar koptu, feryatlar Arş’a dayandı. Herkes yollara düşerek gelenlerden bir haber almaya çalışıyordu. Ensâr’dan Sümeyrâ Hâtun’a iki oğlu, babası, kocası ve kardeşinin şehîd olduğu haber verildiği hâlde, o mübârek hanım, bunlara hiç aldırmıyor, kendisini asıl kaygılandıran husûsu, yani Allah Rasûlü’nün hâlini merak ediyor:
“–O’na bir şey oldu mu?” deyip duruyordu.
Sahâbe-i kirâm cevâben:
“–Allâh’a hamd olsun ki durumu iyidir. O, senin arzu ettiğin gibi hayattadır!” dediler.
Sümeyrâ Hâtun:
“–Oʼnu görmeden gönlüm huzur bulmayacak, bana Allah Rasûlü’nü gösteriniz.” dedi.
Gösterdiklerinde derhâl gidip elbisesinin ucundan tuttu ve:
“–Anam-babam Sana fedâ olsun ey Allâh’ın Rasûlü! Sen sağ olduktan sonra, gayrı hiçbir şeye aldırmam!” dedi. (Vâkıdî, I, 292; Heysemî, VI, 115)
İşte ashâb-ı kirâmın Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- Efendimizʼe duydukları dâsitânî muhabbet ve bu muhabbetle dolu mü’min gönüllerin sergilediği fedakârlık ve fazîlet numûneleri…
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Gönüller Sultanı Efendimiz'e Muhabbet, Erkam Yayınları