Hanımlara Özel Bayram Hutbesi

Peygamber Efendimizin bayram namazının ardından Hz. Bilal (r.a.) eşliğinde hanımlara özel, ayrı bir hutbe vermesinin hikmeti neydi? Bayram günü zekat verilir mi?

Pegamber (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimizden kadınlara özel bayram hutbesi.

BAYRAM GÜNÜ HUTBE

Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir: Mervan bir bayram günü (hutbe okumak için musallâya) minberi çıkarttı. Namazdan önce hutbeye başladı. Bir zât ayağa kalkarak: “Ey Mervan bayram günü musallâya minber çıkarılmadığı halde minberi çıkarmakla ve hutbeye namazdan önce başlamakla, sünnete muhalefet ettin.” dedi. Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh “O, kimdir?” dedi. Filan oğlu filandır, dediler. (Said’de) bu kimse üstüne düşen (vazifeyi) yerine getirdi. Ben Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle dediğini işittim, dedi: “Sizden biriniz bir münkeri görür de onu eliyle değiştirmeye gücü yeterse eliyle, buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin, onunla da gücü yetmezse, kalbiyle (buğz edip) değiştirsin. İşte bu imanın en zayıf olanıdır.” (1)

  • Hadisin İzahı

Bayram günlerinde musallâya minber çıkarılmazdı. İlk önce Hz. Osman çıkardı. Sonra vazgeçti. Mervan Medine valiliği sırasında bayram günleri minberi musallâya çıkarttı. Ashab tarafından böylece tenkit edildi. (Mervan’ı tenkit eden zat, Ammar bin Ruveybe’dir.)

BAYRAM NAMAZININ HUTBEDEN ÖNCE KILINMASI

Atâ, Câbir bin Abdullah’tan rivâyet ederek böyle dediğini işittim, demiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bayram günü kalktı, namaz kıldı. (Bayram) namazına hutbeden önce başladı. Sonra hutbe okudu. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, (hutbeyi) bitirince indi. Kadınların yanına gelip, Bilâl’in eline dayanarak onlara vaaz etti. Bilal elbisesini yaymış, kadınlar da ona zekâtlarını atıyorlardı. Râvî diyor ki: Bir kadın halka yüzüğünü atıyor, diğer kadınlar da gurup gurup atıyorlardı.

İbn-i Bekir (ile fethatehâ) dedi. (2)

  • Hadisin İzahı

Fethate: Kaşsız büyük yüzük demektir.

Bu hadis-i şerif bayram namazının hutbeden önce kılınacağına fitne korkusu mevzuu bahis olmadıkça, kadınlara özel vaaz edilmesi gerektiğine, hatibin hutbe okurken bir şeye dayanmasının müstehap olduğuna ve kadının kendi malını harcamakta serbest bulunduğuna delâlet eder.

KADINLARA AYRI HUTBE OKUNMASI

Atâ radıyallahu anh’dan: Ben İbn-i Abbas’a şahit oldum. İbn-i Abbas da Rasûlullah’a şahit oldu. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Ramazan Bayramında (musallâya) çıkıp namaz kıldırdı. Sonra da hutbe okudu. (Daha) sonra da Bilal olduğu halde kadınların yanına geldi.

İbn-i Kesir diyor ki: Şu’be’nin (kadınlara vaaz hususunda) bilgisi Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in onlara sadaka ile emretmesi, kadınların da sadakalarını atmalarıdır.

İbn-i Abbas’tan geçen hadisle aynı manada rivâyet olundu. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem kadınların (hutbeyi) işitmediklerini zannederek yanında Bilal olduğu halde onların yanına geldi. Onlara vaaz ederek sadaka ile emretti. Kadınlar (vaazın tesirinden) küpesini, yüzüğünü Bilal’in eteğine atıyordu. (3)

İbn-i Abbas radıyallahu anh’dan: Kadın küpe ve yüzüğünü veriyor, Bilal da kesesini dolduruyordu. Ve Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem onu Müslümanların fakirlerine dağıttı.

BİR YAYA DAYANARAK HUTBE OKUMAK

Yezid bin Berâ radıyallahu anh’dan, o da babasından rivâyet etmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e bayram günü bir yay sunuldu. Ona dayanarak hutbe okudu.

Dipnotlar:

(1) Müslim, Kitâbu’l-İman, b.20, 49, s.69, c. 1; Tirmizî, Neseî, İbn-iMâce, Kitâbu İkâmeti’s-Salât, b. 155, n. 1275, s. 406, c.1

(2) Neseî, Iydeyn, b. Kıyamül İman Filhutbe, s. 186, c. 3

(3) Buharî, Kitâbu’l-Iydeyn, b. 7, s. 5, c. 2; Müslim, Kitâbu’l-Iydeyn, b. 8, n. 884, s. 603, c. 2; Neseî, Iydeyn, b. Kıyamül İman Filhutbeti, s. 186, c. 3; İbn-i Mâce, Kitâbu İkâmeti’s- Salât, b. 155, n. 1273, s. 406, c.1

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebu Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

BAYRAM NAMAZI EVDE KILINABİLİR Mİ?

Bayram Namazı Evde Kılınabilir mi?

PEYGAMBERİMİZİN NAMAZI VE HUTBESİ

Peygamberimizin Namazı ve Hutbesi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.