Haritadan Yer Beğen: Dünya Bizi Bekliyor

Dünya Bizi Bekliyor kitabı, sınırların ortadan kalktığı dünyada; o mazlum coğrafyalarda, adaletin, merhametin ve aşkın hükümran olduğu bir dünyanın hasretini çeken insanlığa himmet, hizmet ve gayreti beklenen insanlar tarafından gerçekleştirilmesi beklenen rüyayı anlatıyor.  Yazar Mehmet Lütfi Arslan, 'bahar habercisi olmaya namzet' güzel insanlara sesleniyor.

Haritanın halita olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Sınırlar kalktı. Cetvelle çizildiği için milyonlarca cana mal olmuş ya da bir karışına nice kınalı kuzuları kurban etmiş o çizgilerin yerinde yeller esiyor. Gümrükler yerinde, hudut kapıları kalkmamış olabilir, ama sınırları sınır yapan kutsalların yerinde yeller esiyor. Vizeler kalkıyor. Ticaret, herkesi aynı hizada birleştiriyor. O hizanın bir ucunda aynı şeyleri tükete tükete hayat tarzları benzeşmiş kalabalıklar, diğer ucunda haysiyetini, şerefini ve kimliğini daha çok ticaret, daha çok ihracat ve daha çok dolaşım üzerine kurmuş siyasi örgütler yer alıyor.

Haritanın halita olması seni aldatmasın. Acılar yerli yerinde duruyor. Siyasi ya da ticari coğrafya değişiyor olabilir ama acının coğrafyası hep aynı kalıyor. Niye böyle oluyor? Niye acı hep aynı yerlerde ve aynı insanların üzerinde dolaşıyor? Hani sınırlar kalkmıştı, hani dünya bütünleşmiş, ufacık bir köy haline gelmişti? Acının değişmeyen çizgileri, değişmeyen bir kaderi mi anlatıyor? Değişmeyen kader midir, yoksa değişemeyen insanlar mıdır? Bu soru sana ne anlatıyor?

O COĞRAFYA GÖZÜNÜ DİKMİŞ SENİ BEKLİYOR

Dünya-Bizi-Bekliyor-KapakHaritanın halita olması seni aldatmasın. Acının coğrafyası değişmiyor. O coğrafya çoktandır bir değişim bekliyor. O coğrafya gözünü dikmiş seni bekliyor. Seni ve adının yanına yazılmış himmet, hizmet ve gayreti bekliyor. O coğrafya artık acı ile anılmaktan ah etmiş o mazlum coğrafya, adaletin, merhametin ve aşkın hükümran olduğu bir dünyanın hasretini çekiyor. Acının coğrafyası baharın çıtırtılarını duymuş, kulakları tetikte bahar habercilerini bekliyor.

Sen, bahar habercisi olmaya namzet güzel kardeşim! Seni bekleyenleri daha fazla bekletemezsin. Sen geliyorsun diye tomurcuklanan ümitlere kırağı çaldıramazsın. Tabiata ve gönüllere baharın geldiği şu zamanlar; içinin gümbürtüsü, sadece seni değil dünyayı sarsmalı. Sen geliyorsun diye harita hizaya girmeli. Sen geliyorsun: Harita önüne serilmeli. Sen geliyorsun: Harita sana kendinden yer beğendirmeli.

MUHAMMEDÎ NAZARLARLA BAKTIĞIN HER YER UYANIYOR

Bahar geldi. Etraf diriliyor. Tabiatta bir cümbüş, yerinde oturabilene aşk olsun. Sen geliyorsun: Muhammedî nazarlarla baktığın her yer uyanıyor. Sen geliyorsun: Her yerden enerji fışkırıyor. Sen geliyorsun: Harita önüne seriliyor. Yöneliyorsun. Yöneldiğin yerde çiçekler açıyor. Çünkü yöneldiğine zorunluluk ya da yasak savma kabilinden değil, içinden höykürüp gelen bir aşkla yöneliyorsun. Aşkla ayağa kalkıyor, göklere doğru derin bir nazar atıyor, kamaşan ve kamaştıran gözlerinle arza dönüp sözünü söyleyecek zamanının geldiğini hissettiriyorsun. Evet, evet; artık zamanıdır. Sen haritan önünde, oraya nazar ediyorsun. Haritadan yer beğeniyor, haritayı merhamet, aşk ve fedakârlıkla tekrar karıp, Hakkın halitası yapacak zamanın geldiğini dört bucak yedi iklime gösteriyorsun.

Sıran gelmiştir kardeşim; haritadan yer beğen. Haritadan yer beğen, çünkü her yer senindir. Her yer, yer benden sorulur diyenindir. Yer senden sorulur çünkü yer sana verilmiştir. Haritadan yer beğen, harita önüne serilmiştir.

Dünya Bizi Bekliyor, Mehmet Lütfi Arslan, 124 Sayfa, Genç Kitaplığı.

Kitabı temin etmek için tıklayınız.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.