Hasen Hadis Ne Demek?

Hasen hadis ne demektir? Kısaca hasen hadisin anlamı...

Adalet ve zabt özelliklerini taşıyan râvîlerin, muttasıl isnadla birbirlerinden rivâyet ettikleri, şaz ve illetli olmayan ancak; râvîleri sahih hadisteki râvîlerin zabtından daha aşağı derecede olan hadise "hasen hadis" denir. Hasen hadis, sahih hadis ile zayıf hadis arasında yer alan, fakat sahih hadise daha yakın olan bir hadis çeşididir. Hasen hadiste de sahih hadiste aranan beş şartın bulunması gerekli olmakla birlikte, hasen hadis râvîlerinin zabtı, sahih hadis râvîlerinin zabt özelliğinden az aşağı derecededir. Sahih hadis râvîlerinde mükemmel bir zabt aranırken, hasen hadis râvîlerinde zabtın ana esasları aranır. Bundan dolayı hasen hadis râvîlerinde, hadise zarar verecek derecede bir zabt hatası görülmez. Aksi halde râvî mecruh, hadisi de zayıf olur. (bk. Sahih Hadis, Zayıf Hadis)

Hadisleri sahih, hasen ve zayıf diye ilk defa Hattabî (ö. 388) sınıflandırmıştır.

Hasen hadis, her ne kadar kuvvet itibariyle sahih hadisten aşağıda ise de, delil olma ve kendisiyle amel etmenin gerekliliği yönünden sahih hadis gibidir. Fıkıh bilginlerinin tamamı ve hadis bilginlerinin çoğunluğuna göre, hasen hadis, akâid esasları dışındaki bütün dinî hükümlerde delildir; hükmüyle amel edilir. Hasen hadis, sahih hadisle çakışırsa, sahih hadis tercih olunur.

Hasen hadis, hasen li-zâtihi ve hasen li-gayrihi olmak üzere iki kısma ayrılır: Hasen li-zâtihî; hasen hadis özelliklerini kendisinde doğrudan bulunduran hadise denir. Bu çeşit hadisin hasen olması için destekleyici bir isnada ihtiyacı yoktur. Hasen li-gayrihi; hasen hadis özelliklerini, kendisinde direkt olarak bulundurmadığından dolayı, aslında az zayıf olduğu halde, başka bir isnadla desteklendiği için hasen rütbesine yükselen hadise denir. Hadislerin bir üst dereceye yükselmeleri şâhid ve mütâbî denen destekleyici hadisler sayesinde olur.

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

HASEN HADİS NEDİR?

Hasen Hadis Nedir?

HADİSİN KISIMLARI NELERDİR?

Hadisin Kısımları Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.