Hatay'da Kayı Boyu Damgalı Mezar Taşları Bulundu

Hatay'ın Hassa ilçesindeki Karapınar Türkmen Mezarlığı'nda yapılan temizlik ve koruma çalışmalarında, Kayı Boyu'nun sembollerinin yer aldığı mezar taşları bulundu.

Hatay'ın Hassa ilçesindeki 17 Türkmen mezarlığının en büyüğü Karapınar Türkmen Mezarlığı'nda Kayı Boyu'nun sembolüne rastlanması, bu boyun bölgeye yerleşme izni aldığını ve yerleşimini Islahiye'ye doğru oba oba devam ettirdiğini ortaya koydu.

Hatay Arkeoloji Müzesi'nde görevli arkeolog Demet Kara, Hassa ilçesi Aktepe Mahallesi'ndeki Karapınar Türkmen Mezarlığı'nda 2014 yılı kasım ayından bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izniyle temizlik ve koruma çalışmaları yaptıklarını, bölgede Mustafa Kemal Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünün de bilimsel faaliyet yürüttüğünü kaydetti.

DAMGALAR O BOYLARIN KENDİ KİMLİĞİNİ ANLATAN İŞARETLER

Mezarlık alanlarının yaşanan kültürün tapuları olduğunu ifade eden Kara, şöyle devam etti:

''Mezarlık alanında tespit edilmiş kültür bölümleri o insanların, medeniyetin burada yaşadığının bir ispatıdır. Burası bölgenin en büyük mezarlığı, yüzeysel bakıldığında ot ve çalılarla kaplıydı. Değişik boylara ait damgalar gördük. Damgalar o boyların kendi kimliğini anlatan işaretlerdir. Burada Orta Asya'dan kopup gelen Türkmen boylarının damgalarını, sembol ve işaretlerini tespit ettik. Şu an çalışma devam ettiği için daha çok boyların işaretlerini bulacağımızı düşünüyoruz. Kısa süre önce Kayı Boyu'nun damgalarını tespit ettik. Kayı Boyu'nun damgasının yer aldığı mezar taşlarını bulduğumuz için bu bölgenin, Halep beyinin, Kayı beyi Süleyman Şah'a oturma izni vermiş olduğu bölge diye düşünüyoruz. Şu an gündemde olan Diriliş Ertuğrul dizisinden de takip ettiğimizde bu bölgenin onların yurtlukları olduğunu anlıyoruz. Kayı işaretli damgalı taşları bulduğumuz için bu coğrafyada Kayı Boyu yerleşti ve Islahiye'ye doğru oba oba sürekli yerleşmelerini devam ettirdiler.''

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

KAYI BOYU TARİHİ

Kayı Boyu Tarihi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.