Hatibin Cemaatle İletişiminde Dikkat Etmesi Gereken Hususlar
İmam Hatib'in cemaate karşı dikkat etmesi gereken hususlar..
İmam ve Hatip başarılı bir görev icra etmek istiyorsa, bazı kurallara riayet etmesi gerekir. Bunlar doğrudan kendisiyle alakalı içsel ve fiziki davranışlardır. Bir noktada bir iletişim yöntemi denilebilecek hususlardır.
a. Güzel bir ses tonuyla konuşmalı:
İmam ve Hatip, dinleyicilerin gönül ve algı dünyalarına hitâp ederek, yumuşak ve kulağa hoş gelen tatlı bir dil kullanılmalıdır. Duygu ile düşünce birlikte verilmelidir.
Konuşma aracı sestir. Onun kendine göre bir âhengi ve ölçüsü vardır. Hatip için sesin iyi kullanılması çok önemlidir. Ses eğitimli olmalı. Kulağa hoş gelen bir tona kavuşturulmalıdır. Tiz, boğuk ve genizden gelen ses kulakları tırmalar. Çekici olacağı yerde itici olabilir. Dolayısıyla iyi bir te’sir bırakmaz.
Konuşulan yerin büyüklüğü, dinleyici adedi ve hitabenin konusu ses tonunun ayarlanmasında göz önünde bulundurulması gereken önemli faktörlerdendir.
Konuşma sırasında, monotonluktan uzaklaşmak için konu gerektiriyorsa ses yükseltilmeli ve alçaltılmalıdır. Ancak bunu gerçekleştirmek için yapmacık ifade ve hareketlerden kaçınmak gerekir.
b. Telaffuzuna dikkat etmeli:
Eğitilmiş ses kadar, kelimelerin söylenişi ve yorumlanışı (diksiyon) da hatibin başarısında rol oynayan önemli faktörlerden biridir. Kelimelerin dinleyiciler tarafından rahatlıkla takip edilebilecek süratte, tane tane söylenmesi ise, anlaşılmayı kolaylaştıracaktır. Yabancı kelimelerin aslına uygun olarak telaffuzu da önemlidir. Arapça kelimelerden oluşan âyet ve hadis metinleri mutlaka doğru telaffuz edilmelidir. Mahalli şive ve alışkanlıklardan uzak, herkesin anlayabileceği net bir telaffuz kullanmaya çalışılmalıdır.
c. Jestleri yerli yerinde kullanmalı:
İmam ve Hatip, hitap ederken konusuna hâkim olmakla beraber güvenli olmalı, duygusuyla rahat ve tabiî hareket etmelidir. Konunun anlaşılması ve kavranması için yerine göre el ve kol hareketlerine başvurmalıdır. Yüz ifadesini, el, kol hareketlerini ve beden dilini konunun durumuna göre ayarlamalıdır. Ses, telaffuz ve jest arasında uyum sağlamalıdır.
Konuşma mekânında etrafa yumruk sallamak, anormal hareketler yapmak ciddiyeti bozar ve hatibi küçültür. Peygamber Efendimiz’in özellikle hutbe okurken, el ve kol hareketlerine az müracaat ettiği, din görevlileri için iyi bir örnek ve terk edilmez bir ölçü olmalıdır.
d. Mimikler ile konuşmasını süslemeli:
Mimikler, konuşmacının yüzünde ve gözünde konuşmanın meydana getirmek istediği heyecanı yansıtır. Bir noktada konuşmanın yorumu demek olan mimikler, iyi anlaşılmak olmak için de oldukça lüzumludur. Yüz hatlarının alacağı şekil, anlatılan konuya ve söylenen sözlere göre ayarlanmalıdır. Bunlar dinleyicilerde büyük ölçüde olumlu yönde etki bırakır.
e. Giyim-kuşamına dikkat etmeli:
Pazarlamada ambalaj ne kadar önemli ise, hitabette de hatibin kıyafeti o kadar önemlidir. Kıyafeti temiz, örf ve yöresel tarzlara uygun mütevazı olarak giyinen hatip, başkaları üzerinde daha ilk karşılaşmada iyi bir tesir bırakır. Kirli, dağınık, renk ve desen olarak itici kıyafet konusunda titiz olunmalıdır. Bu sebeple hatibi; her şeyden önce kıyafetiyle konuşan kimsedir diye de tanımlayabiliriz.
f. Kendini kontrol etmeli:
Hatibin başarısında önemli olan bir özellik de hatibin kendi kendini devamlı kontrol etmesi, öz eleştiri yapabilmesidir. İmam ve Hatip, iki ayrı şekilde kendini kontrol edebilir:
- İç Kontrol: İmam ve Hatip kendini her daim gözden geçirmelidir. Görevinin gereği objektif olabilmeli, hem müspet hem de menfi eleştirilere açık olmalıdır. Başarısı için bunlar gereklidir. Her şeyin doğrusunu ben bilir ve yaparım anlayışından uzak olmalıdır. Bazen kendini dinlemeli, görev muhasebesi yapmalıdır. Artılarını ve eksilerini gözden geçirmelidir. Vazifesini hakkıyla yapıp yapmadığının hazzını veya burukluğunu iç dünyasında yaşamalıdır.
- Dış Kontrol: İmam ve Hatip sözlerinin dinleyiciler üzerinde etkisini sonuçları itibariyle gözlemlemelidir. Bu müspet yönde bir gelişmeye mi dönüşmüş, yoksa “eski tas eski hamam” deyiminde olduğu gibi bir değişim gerçekleşmemiş midir? Sorusunun cevabı olmalıdır. Çünkü hatibin başarısı bu sorularda yatar. Buna göre kendini yeniler.
İmam ve Hatip, hedef kitlesini sürekli takip etmelidir. Onların tutum ve davranışlarını kendi yöntemleri ile kontrol etmelidir. Çünkü cemaatinin durumu ona yeni bir aşk ve şevk verecektir. Onu daha da heyecanlı kılacaktır. Tam aksi, isteksiz ve ilgisiz görünen ya da uyuklayan ve önemsemeyen cemaat ise hatibi olumsuz yönde etkiler.
İmam ve Hatip, dinleyicilerinin tavır ve hareketlerine bakıp sözlerinin isabet derecesini görmeye çalışmalı, onların değerlendirmelerine kulak vererek yanlışlarını gidermeye çalışmalıdır.
Peygamber Efendimiz’in veda hutbesinin sonunda:
-Tebliğ ettim mi? diye üç defa tekrar ederek sorması, “Evet” cevâbını alınca da: “Şahit ol Yâ Rabb!” diye Cenâb-ı Hakk’a niyâzı, sözlerinin anlaşılıp anlaşılmadığı, görevinde başarılı olup, olmadığının kontrolüdür.
Günümüzde hatip, konuşmalarını cep telefonu ve kamera vasıtasıyla kayda alıp sonra tekrar dinlemek ve seyretmek suretiyle de kendi kendisini kontrol edebilir. Bu şekilde özellikle sunuşla ilgili hatalar giderilebilir.
Özetle hatip; konuşmasından önce, konuşma esnasında ve konuşmasından sonra dâimî bir duyarlılık, yeterli hazırlık ve diğer esaslara bağlılık içerisinde bulunmak zorundadır.
g. Mekan, hitabete uygun olmalı:
Hitabet’te mekân konuşma yapılacak yerin fiziki özelliklerini ifade eder. Gerek alan, gerek ısı-ışık ve havalandırma, gerekse ses düzeni bakımından elverişli olmayan yerlerde, yapılan konuşmalar etkili olamaz. Bu yüzden hatibin konuşma yapacağı yerin durumunu dikkate alması gerekir. Küçücük bir odada büyük bir salondaymış gibi bağıra çağıra veya büyükçe bir salonda küçücük bir odadaymış gibi alçak sesle konuşmak çekilmez ve dinlenilmez olur. Özellikle hatibin dinleyiciler tarafından görülebilecek bir yükseklikte bulunması, dinleyicileri ta’kip etmek ve onlarla göz alış - verişinde bulunmak bakımından oldukça önemlidir. Böylece hatip toplumu kontrol altında bulundurarak, dikkatleri uyanık tutabilir.
Gürültü, iletişim sürecini engelleyen bir unsurdur, iletişime yapılan bir müdahaledir. Gürültü, cemaatin sıkılmasından kaynaklanabileceği gibi mekânın kullanışsız olmasından da kaynaklanabilir. Planlı yapılmamış çok büyük mekânlar, dinleyici kitlesini kontrol etmeyi zorlaştırır. Mekanik sinyallerdeki gürültüler, mikrofon ve hoparlör gürültüleri ise cemaati rahatsız eder ve ilgiyi bir anda azaltabilir. Bu yüzden hitabet için kullanılacak mekân önceden gözden geçirilmeli, gerekli kontroller yapılmalı, mekân elverişli ise hitabette bulunulmalıdır.
h. Cemaatini tanımalı:
Hitabetin verimli ve başarılı olması konusunda hesaba katılması gereken önemli diğer bir unsurda cemaattir. Cemaat mütecanis bir topluluk değildir. Çeşitli niteliklere sahip insanlardan oluşur. Yerine göre çocuklardan tutunda, ileri yaşa kadar insanlardan oluşur. Bunlar arasında anlayışlar, kavrayışlar, bilgi seviyeleri, sosyal ve kültürel şartları farklı olan insanlar olacaktır. Hatip bu farklılıkların farkında olmalı. Konuşmalarını yaparken bu konuya dikkat etmelidir. Herkesin anlayabileceği ve gereğini yerine getirebileceği orta bir yol belirlemelidir. Önemli olan cemaatin iyi tanınmasıdır.
Bu noktada cemaatte de öğrenme ve yerin getirme azminin olması gerekir. Sadece dinliyor ve yerine getiriyor görüntüsü olmamalıdır. Hatip bununda farkında olmalıdır. Zahiren, “dinliyor görünüyor nezaketini dahi göstermeyen” cemaat karşısında başarı sağlamak gerçekten güçtür.
Hitâbette muhâtabın rol ve önemine Peygamber Efendimiz:
-Ebû Hüreyre (ra)’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sas) şöyle buyurdu:
-“Müslüman’ın Müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selâmı almak, hastayı ziyaret etmek, cenazeye iştirak etmek, dâvete icabet etmek, aksırana “yerhamukellah” demek.”[1]
Müslim’in bir başka rivayeti şöyledir:
-“Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı altıdır: Karşılaştığın zaman selâm ver, seni dâvet ederse git, senden nasihat isterse nasihat et, aksırınca Allah’a hamdederse yerhamukellah de, hastalandığında onu ziyaret et, öldüğü zaman cenazesinin ardından git.”[2]
Hadisi şerifiyle işaret etmiştir. Demek ki muhatap istekli olunca konuşmak üzerimize düşen bir borçtur. Ama muhâtap isteksiz gözüküyorsa, konuşmak gereksizleşiyor demektir. Bu sebeple hatiplerin dinleme konusunda cemaatlerini eğitmeleri, her şeyden önce kendi başarıları için gereklidir.
Din hizmetinde cemaatle din görevlisi arasında sorun çıkmasına neden olabilecek aşağıdaki tavırlardan din görevlisi kaçınmalıdır:
* Aşırı genelleme, toptancılık (bütün yumurtaları aynı sepete koyma)
* Kutuplaştırma
* Kişileştirme (üzerine alma)
* Mutlakçılık (“meli” –“malı” konuşma)
* Değiştirme gayreti
* Keşkecilik
[1] Buhârî, Cenâiz 2; Müslim, Selâm 4. Ayrıca bk. İbn Mâce, Cenâiz 1
[2] Müslim, Selâm 5
YORUMLAR