Hattatı Kıskanan Ulemalara Sultandan İbretlik Cevap

Sultan 2. Bayezid, Osmanlı'nın en büyük hattatlarından biri olan Şeyh Hamdullah Efendi'ye büyük alaka göstermesini kıskanan ulemalara ibretlik bir cevap veriyor.

Şeyh Hamdullah Efendi'yi bu gayrete teşvîk eden Sultan 2. Bâyezîd Han, elde edilen neticeden son derece memnun olarak sık sık Hazret’i ziyâret ediyordu. Bu ziyaretlerinde bâzen Şeyh Hamdullâh’ın meşk ederken rahat etmesi için arkasındaki yastığı düzeltir ve büyük bir mânevî haz içerisinde de hok­ka­sını tutardı.

Ancak Sul­tân’ın bu alâka ve iltifâtı karşısında bir kısım ulemâ, Şeyh Hamdullâh’ı kıskandılar. Bunun farkına varıp üzülen 2. Bâyezîd Hân-ı Velî, bir gün bütün ulemâyı saraya dâvet eyledi. Hepsi geldi. Sul­tân’ın elinde Şeyh Hamdullah Efendi tarafından yazılmış bir Kur’ân-ı Kerîm, önünde de bir yığın muhtelif kitaplar vardı. Hafif bir sadâ ile hitâb etti:

“–Elimdeki bu Kur’ân’ı görmüş olduğunuz önümdeki şu kitap yığınının altına koyacağım! Ne buyurursunuz?” dedi.

Huzûrda bulunan herkes îtiraz etti:

“–Hâşâ Sul­tâ­nım! Olur mu öyle şey? Kur’ân-ı Kerîm’i o kitapların altına koymak, pek büyük bir hürmetsizliktir!..” dediler.

Bunun üzerine Sultan şöyle dedi:

“–Doğru söylediniz! Ancak bu Kur’ân-ı Kerîm’i onun şânına lâyık bir mükemmellik ve güzellikle yazmaya muvaffak olan hattatı sizlerin altınızda tutmanın da bir nevî hürmetsizlik olduğunu düşünmez misiniz?”

Gâyet ince ve nükteli bir şekilde tahakkuk eden böyle bir îkaz karşısında buna muhâtap olanlar me­se­leyi anladı ve hasetlerinden dolayı nâdim oldular.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş / Osmanlı, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.