Hava Kirliliğinin Neden Olduğu Hastalıklar Yaşam Süresini Kısaltıyor

Hava kirliliği bağlantılı hastalıklar insan ömrünü ortalama 2,3 yıl kısaltırken, 2019'da dünya ekonomisine 8,1 trilyon dolar yük getirdi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Birleşmiş Milletler Çevre Örgütü (UNEP), Dünya Bankası ve Chicago Üniversitesi Enerji Politikası Enstitüsü verilerinden derlediği bilgilere göre hava kirliliği insan sağlığını olumsuz etkileyerek erken ölümlere yol açarken hava kirliliği bağlantılı sağlık sorunları dünya ekonomisi üzerinde yük oluyor.

Dünya nüfusunun neredeyse yüzde 99'u DSÖ kılavuz değerlerini aşan ve yüksek düzeyde kirletici içeren bir havayı solumak zorunda kalırken hava kirliliği en fazla, düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşayanları etkiliyor.

Hem kentsel hem de kırsal bölgede maruz kalınan dış mekan hava kirliliği özellikle ince partikül madde nedeniyle felç, kalp hastalıkları, akciğer kanseri, akut ve kronik solunum yolu hastalıklarının görülmesinde rol oynarken iç mekan hava kirliliği de dış mekan hava kirliliği kadar tehlike arz ediyor. 

DSÖ'nün iç mekan hava kirliliğinin insan sağlığına etkileri hakkında 15 Aralık 2023'te yayımladığı rapora göre dünya genelinde yaklaşık 2,3 milyar kişi yakıt olarak gaz yağı, biyokütle enerjisi, fosil yakıt kullanılan ocaklarda veya fırınlarda yemek yaptığı için ciddi anlamda zararlı ev içi hava kirliliğine maruz kalıyor. Rapora göre, ev içi hava kirliliği nedeniyle, 237 bini 5 yaş altı çocuk olmak üzere 3,2 milyon kişi hayatını kaybetti.

Dünya genelinde her yıl iç ve dış mekan hava kirliliği, ortalama 7 milyon erken ölümün de nedeni olarak gösteriliyor.

İnce partikül madde en çok Çin'de ölüme neden oldu

Sadece 2019'da ince partikül maddeye maruz kalmanın da etkisiyle yaşanan rahatsızlıklar sonucu 4 milyon kişi hayatını kaybederken bu nedenle en fazla ölüm 1 milyon 423 binle Çin'de kayıtlara geçti. Çin'i 979 bin ölümle Hindistan, 114 bin ölümle Pakistan, 106 bin ölümle Endonezya, 90 bin ölümle Mısır, 73 bin ölümle Bangladeş ve Rusya, 68 bin ölümle Nijerya takip etti.

Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) vakalarının yüzde 21'inin, felç vakalarının yüzde 17'sinin, trakeal, bronş ve akciğer kanserlerinin yüzde 15'inin, iskemik kalp hastalığı vakalarının yüzde 15'inin, tip 2 diyabet vakalarının yüzde 13'ünün, alt solunum yolu enfeksiyonlarının yüzde 13'ünün ve yeni doğan bozukluklarının yüzde 7'sinin nedeni olarak dış mekan hava kirliliği ve ince partikül maddeye maruz kalmak gösteriliyor.

Kuzey Amerika’da ulaşım sektörü, Avrupa, Afrika ve Batı Asya’da rüzgarla taşınan tozlar, Asya Pasifik’te ise iç mekan şartları hava kirliliğine neden olan temel faktörler olarak belirlendi.

Hava kirliliği en çok Asya'da insan ömrünü kısaltıyor

Havadaki ince partikül kirliliği aynı zamanda insan ömrünü ortalama 2,3 yıl kısaltıyor. Hava kirliliğinin insan ömrünü kısaltmadaki etkisi, alkol kullanımından 3 kat, ulaşım yaralanmalarından 5 kat, HIV/AIDS hastalığından ise 7 kat daha fazla.

Bölge olarak sıralandığında hava kirliliği insan ömrünü Asya'da ortalama 3,3 yıl, Afrika'da ortalama 1,3, Latin Amerika'da 0,9 Avrupa, ABD ve Kanada'da 0,6 yıl kısaltıyor.

Ülke bazında 6,8 yılla Bangladeş, 5,3 yılla Hindistan, 4,6 yılla Nepal, 3,9 yılla Pakistan, 2,9 yılla Çad ve Myammar, 2,7 yılla Kongo Cumhuriyeti ve Ruanda, hava kirliliğinin insan ömrünü en fazla kısalttığı ülkeler olarak sıralanıyor.

Ekonomiye getirdiği yük

Dünya Bankası tarafından 2022'de yayımlanan bir rapora göre 2019'da ince partikül madde barındıran hava kirliliğine maruz kalmanın neden olduğu ölüm ve hastalıkların küresel maliyeti 8,1 trilyon dolar oldu. Bu rakam küresel gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) ortalama yüzde 6,1'ine eş değer olarak hesaplandı.

Bögesel bazda ise hava kirliliğinin ekonomik maliyeti Kuzey Amerika'da GSYİH'nin ortalama yüzde 1,7'sine, Doğu Asya ve Pasifik'te ortalama yüzde 9,3'üne ve Güney Asya'da ortalama yüzde 10,3'üne denk geldi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.