Havari Nedir?

Havari nedir, ne anlama gelir? Havari kelimesinin anlamı ve havari ile ilgili ayet ve hadisler.

Havari, Hz. Îsâ’nın (a.s.), kendisine yardımcı olmak üzere seçtiği on iki kişiden her biri için kullanılan tabirdir.

HAVARİ NE DEMEKTİR?

Sözlükte “beyaz olmak; iyice beyazlatmak” anlamlarına gelen Arapça haver kökünden türetilen havârî, “seçilmiş, kusursuz; taraftar, özverili arkadaş, dost, bir kimseye ileri derecede yardım eden, kendisini bir davaya adayan” demektir. Terim olarak genelde, Allah’ın peygamberlerine inanıp onlara yardımcı olan herkes için kullanılan havâri bilhassa Hz. Îsâ (a.s.) tarafından seçilmiş, tebliğ ve irşad görevinde ona yardımcı olan on iki kişilik grubu ifade eder.

HAVARİ İLE İLGİLİ AYETLER

Havârilerle ilgili olarak Kur’ân-ı Kerîm’de üç sûrede açıklama yapılmıştır. Âl-i İmrân sûresinde (3/52) bildirildiğine göre Mûsâ’dan sonra İsrâiloğulları’na peygamber olarak gönderilen Îsâ kavmini öncelikle Allah’a kulluk etmeye çağırmış, ancak onların kabul etmediklerini sezince, “Allah yolunda bana yardımcı olacak olanlar kimlerdir?” diye sorması üzerine havâriler, “Biz Allah yolunun yardımcılarıyız. Allah’a inandık. Bil ki bizler müslümanlarız” cevabını vermişlerdir.

Buna benzer bir açıklama da Saf sûresinin 14. âyetinde geçmektedir.

Diğer bir âyette (el-Mâide 5/111), Allah’a ve O’nun elçisi Îsâ’ya iman etmeleri havârilere ilham edilince onların iman ederek Allah’a teslim oldukları bildirilmiştir. Müteakip âyetlerde açıklandığına göre havâriler Hz. Îsâ’ya, “Senin rabbin gökten donatılmış bir sofra indirebilir mi?” diye sormuşlar, bunun üzerine Îsâ, “İman etmiş kimseler iseniz Allah’tan korkun” diye cevap vermiş, havâriler ise, “İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz iyice yatışsın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve bunu bizzat görenlerden olalım” demişler; nihayet Hz. Îsâ’nın dua ve niyazı üzerine gökten bir sofra inmiştir. (el-Mâide 5/112-115)

HAVARİ İLE İLGİLİ HADİSLER

Havâri kelimesi Hz. Peygamber’in hadislerinde de geçmektedir. Bir hadiste,

“Benden önce Allah hangi ümmete peygamber göndermişse bu peygamberlerin hepsinin de ümmeti için havârileri ve sünnetini takip eden, emrine uyan yakın dostları olmuştur.” (Müslim, “Îmân”, 80) denilmiştir. Bir başka hadisin meâli de şöyledir:

“Her peygamberin bir havârisi vardır, benim havârim Zübeyr b. Avvâm’dır.” (Buhârî, “Cihâd”, 40, 41, 135; Müslim, “Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe”, 48)

Kaynak: DİA

İslam ve İhsan

HZ. İSA'NIN (A.S.) HAYATI

Hz. İsa'nın (a.s.) Hayatı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.