Hayâ Ne Demektir? Kısaca Hayânın Anlamı

Hayâ ne demektir? Kısaca anlamı nedir?

Sözlükte "utanma, çekinme, tövbe, vazgeçme" gibi anlamlara gelen hayâ, bir ahlâk kavramı olarak, kınanma endişesiyle kurallara aykırı davranmaktan kaçınma ve bunu sağlayan duygu demektir. Kur'ân'da hayâ kelimesinin türevleri üç yerde geçmektedir (Bakara, 2/26; Kasas, 28/25; Ahzâb, 33/53). Ayrıca A'râf sûresinin 26. âyetinde geçen "libâsü't-takvâ" (takva elbisesi) sözü de hemen bütün müfessirlerce hayâ şeklinde yorumlanmıştır. Hz. Peygamber, "Hayâ bütünüyle hayırdır" (Müslim, İmân, 61; Müsned, V/426, 427) "Hayâ sadece iyilik getirir" (Buhârî, Edeb, 77; Müslim, İmân, 60). "Dört haslet Peygamberlerin sünnetindendir. Hayâ, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek" (Tirmizî, Nikâh, 1; Müsned, V/421), "Hayâ imândandır" (Buhârî, İmân, 16. Edeb, 77; Müslim, İmân, 57-59), "Her dinin bir ahlâkı vardır; İslâm'ın ahlâkı da hayâdır" (İbn Mâce, Zühd, 17; Muvatta, Hüsnü'l-Hulk, 9) buyurmak suretiyle hayânın müslümanların en belirleyici ahlâkî nitelikleri ve değer ölçüleri arasında bulunması gerektiğini ifade etmiştir. Ayrıca "Utanmıyorsan dilediğini yap" (Buhârî, Enbiyâ, 54; Edeb, 78; Ebû Dâvûd, Edeb, 6) hadisi de hayânın kötülüklerden alıkoymada ne denli güçlü bir duygu olduğunu ortaya koymaktadır. Kendisi, evinde edebiyle oturan bir genç kızdan daha hayâlı olan Peygamberimiz (a.s.) (Buhârî, Edeb, 73, 77; Müslim, Fezâil, 67), aynı fazilete sahip olmasından dolayı Hz. Osman'a özel bir değer vermiştir. Türkçe'de ar kelimesi genellikle hayânın eş anlamlısı olarak kullanılmaktadır.

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

İFFET VE HAYA NEDİR?

İffet ve Haya Nedir?

İFFET VE HAYA İLE İLGİLİ ÖRNEKLER

İffet ve Haya ile İlgili Örnekler

HAYA VE İFFET İLE İLGİLİ HADİSLER

Haya ve İffet ile İlgili Hadisler

İFFET VE HAYANIN ÖNEMİ

İffet ve Hayanın Önemi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.